Seçkin kişi, üstün kişi
Üstün kişi ile seçkin kişi arasındaki farklar!
İnsanın “
üstünlük
” haline varmasının, “bayağı” insan olmaktan çıkıp “seçkin” insan olmasının
yolu
“
akıl
”dır. Konfüçyüs,
öğrencileriyle
ya da kendisinden “
akıl
” soran yöneticilerle yaptığı
konuşmalarda
“
üstün
insan - seçkin insan” tanımları getirir. Seçkin ve
üstün
olmak için “gerçeği” görmek gerekir: “Sabah erkenden gerçeği görmek ve o günün akşamına ölmek... Bir insan için hiç de kötü bir
durum
değildir bu...”
***
Konfüçyüs, “seçkin insan”nın kaçınması gereken üç şeyi anlatır: “Bana ayıp gelen, bana bayağı gelen, bana
tehlikeli
gelen üç şey vardır: * Kim ki gençliğinde
öğrenmek
için kendini yormazsa, onun ihtiyarlığında da öğretecek bir şeyi olmaz.. Bunu ben ayıp sayarım. * Kim ki memleketinden ayrılır ve uzakta bir hükümdarın
hizmetinde
başarı
kazanır
, sonradan eski tanıdıklarından birine rastlar ve eski günlerinden edilecek bir söz bulamaz... Bunu bayağılık sayarım. * Kim ki aşağı insanlarla düşüp kalkar ve saygıdeğer insanlara yaklaşmaz... Ben bunu
tehlikeli
görürüm..”
***
Üstün insanı, bayağı kişilerden ayıran üç özellik vardır: “Adamlık onu basit acılardan
kurtarır
. Bilgelik onu anlamsız kuşkulardan
kurtarır
. Kararlılık onu gereksiz
korkulardan
kurtarır
.”
***
Seçkin insanın kaygıları ve “
farklı
” utançları vardır. Konfüçyüs şöyle anlatır: “Seçkin insan üç şey için tasalanır: Bir şeyi henüz
öğrenmemişse
, onu
öğrenemediği
için tasalanır. Bir şeyi
öğrenmiş
ama tam benimseyememişse, bunun için tasalanır. Bir şeyi
öğrenmiş
, benimsemiş ama henüz uygulayamamışsa, bunun için de tasalanır.
***
Seçkin insan beş çeşit şeyden utanır:
Uygun
fikri olup da, bunu aktarmak için doğru ifadeyi bulamamışsa utanır. Gereken sözü ve ifadeyi bulup da sözüne
uygun
davranamamışsa utanır. Bir değerli şeyi elde edip kendi yanlışı yüzünden kaybetmişse utanır. Toprağı, mülkü olup da ona göre halkı olmamasından utanır. Gücü kendisinin gücüne denk olan bir hasmının
başarı
bakımından
kendisini geçmesinden utanır.”
***
Konfüçyüs’ün “
üstün
insan-seçkin insan” tanımlarını
dinleyen
öğrencileri
de kendi görüşlerini söyler. Birinci öğrenci: “
Üstün
insan önce güven
kazanır
, ancak ondan sonra emrindekilere iş yükler. Eğer güven olmadan iş yüklerse, emrindekiler bunu zulüm sayar.
Üstün
insan önce hükümdarının güvenini sağlar, sonra itiraz eder. Eğer güven sağlamadan itiraz ederse hükümdar bunu isyan sayar.” İkinci
öğrenci
: “
Üstün
insanın kötülüğü tıpkı
Güneş
ya da Ay’ın tutulması gibidir.
Üstün
insan bir hata yaptığı
zaman
bütün insanlar onu görür. Hatasını düzeltince de, insanlar
yeniden
başlarını kaldırıp ona bakmaya başlarlar.” Yazan: Okay Gönensin
Kaynak : VATAN