http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/
http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/
http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/
http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/

ONLİNE STAND UP TİYATRO OYUNLARI SHOW GÖSTERİLERİ FULL İZLE
Ip Adresin:3.22.249.158Bugün:269Online: Tıklanma:372Burdasın:Fena Halde Bir BaÅŸarısızlık Öyküsü

Loading

ONLİNE STAND UP TİYATRO OYUNLARI SHOW GÖSTERİLERİ FULL İZLE

Fena Halde Bir Başarısızlık Öyküsü

Fena Halde Bir Başarısızlık Öyküsü

"Başaramadın sen kızım. Bu kadar basittir, başaramıyorsun hal-ü hazırda ..." Boşuna değildir "Tutunamayanlar" adında bir romanın yazılması...  Sanki bu sıfatı doğrularcasına, senin üniversite arkadaşının , bir kalabalık dost toplantısı içinde banyoya gitme insanlık hak ve durumunu kullanarak , orada kendine ait yaşama son vermesi...

Tıpkı, biri sana hakaret ettiği veya negatif bir şey söylediğinde cevap hakkı doğması gibidir bu... Yaşam hakaret etmiştir... Cevap hakkı vardır ortada. Adam bu hakkı kullanmıştır işte, hepsi de budur. Konu şu ki, sözle yırttığın zaman duyguları, yürekleri, ortalığı... Herşey sadece algılayanın, hatta o bile değil; kaale alanın, söylenene "kaale alacak kadar" özenenin algısına kalmıştır. Budur olay . Sözünün toza dumana bulanıp havada kaybolması ile kaale alınması arasında bir yaşam dürtüsü yatıyormuş, kime ne! Yaşamı herkes , kendi algıladığı gibi algılamanı bekler senden... Üşenmez öğretmeye çalışır, olmadı dikte eder... Daha olmadı zorlar...

Daha olmadı, "mecbur" kılar... Yaşam işte bu şekil "mücbir sebeplerden mütevellit" bir hale gelir bir noktadan sonra... "Başaramadın çünkü hatalıydın benim gerzek kızım... Bak bir de böyle dene." denir. Çokluk bu kadar yumuşak ve güya yol göstermeye soyunan bir "ben-bilirimcilik"te bile değildir olay . Zorbadır yahu, düpedüz zorba! "Doğrusu budur! Tez uygulana! Uygulamayanın ruhu iğdiş edile...!!" Ceza alıp durursun habire; senden bağımsız ve önceden belirlenmiş kalıplara bir türlü uyamadığın için. Israrlı bir ayrıksıotu olduğun için.

Hep orada hissettiğin için... Yaşam bir "suç ve ceza " durumudur. Kimin suçu ve cezası derseniz , zorba ve mazlum öyküleri kimbilir ne masallara konu olmuştur... O kadar da değil, güya başarıyorsun da, dışarıdan bakıldığında hayret ki öykünenler dahi varolmakta bu işe... Aman da aman, filanca üniversiteyi bitirmiş, ne kıyak işyerlerinde varolmuş, hem de filanca memleketlere gitmiş; aman da bakındı hele...! İnsanlar bu nedenlerle onu ne takdirle hatırlarmış ... "Dışarıdan takdir" kıstasmış, değilmiş, kimin umurunda? Ne diyor bu insanlar alla´sen?? Başaramıyorum ben kardeşim...! Var mı?? Geceyarısını geçmişim şu an, sabaha yol alıyorum... Hâââlâ aynalarla benim işim gücüm ; BEN, Ben ve ben, orada varoluyoruz...

Millet uyumakta , veya ramazan sebebi ile sahur hazırlıklarında ... Birazdan geçecek davulcu işte şu sokaktan , ve sanki tokmağını kafama kafama vuracak... "Oruç tutmuyorsun ki, ne işin var ayakta ; manyak mısın be kadın !" dercesine... Yirmibir yıl geçmiş be davulcu, ben bu şehre üniversite okumaya geleli. Yirmibir yıl geçmiş işte, ne bırakmış ki elime, avucuma?

Yaşıtlarım, üniversite arkadaşlarım titrlerini de dünyalıklarını da yaptılar. Mutsuz geçen evliliklerinin 15 yılı devirmesini böbürlenerek ortaya seriyorlar zevahiri parlatarak. Kendi titrleri yoksa kocalarınınki ile idare ediyorlar artık. Peki ya ben...? Ben başaramadım ki be davulcu... Oysa Paytak Hanım gibi bir vittoria sittiret iç çamaşırı yıkayabilirdim pekala ben de...? Yeter ki benim kel, göbekli, bıyıklı bile olsa (ve bunlar ne menem yaftalardır, aslında demek istediğim sadece (sevdim bu lafı) "mücbir sebeplerden mütevellit") bir kocam olsundu; aman da ben buna razı olmalıydım, yeter ki olsundu...

Çocukluğumda sebeplenemediğim o onaylanma ve aidiyet duygusunu bana suni olarak verecek bir yüzüğüm, ve buna rağmen karşılığını bulamadığım bu ihtiyaçları bana temin edecek çocuklarım , yakın akrabalarım, ölesiye seyir eden saygı ihtiyacımı karşılayacak dantel, yemek ve hamurişi (ya da portföy değerlendirme, nakit yönetimi, bütçe yapma, finansal analiz vs de olabilir bu) gibi uzmanlık alanlarım olsundu... Oysa bilmiyor ki bu davulcu, vallahi de başaramadım işte bunları... Dünya alem bilmiyor bunu. Görünürde bir allame-i cihanım ben.

Oysa sen şanıma inanma...! Anlatamıyorum ki kimseye... Herkes görmek istediğini talep ediyor, "bana" ise kımıl zararlısı muamelesi yapıyor . Tek bir sebebi var: Egoları bozulur o yaftalardan dışarıya çıktıklarında, dağılırlar... İnanın tek sorun budur. Oysa geçiniz bunları lütfen... Ben merak etmekteyim, o "tutunamayan" adam, o başkasına ait tuvalette, muhtemelen de hiç hesapta yokken, nasıl bir teknik düzenekle yoketti acaba sözümona varolan o yaşamını ...? Anlamıyorsun değil mi davulcu? Anlamanı da beklemiyorum ki zaten ben... İçimden kendiliğinden yükselen bu kendiliğindenlik hissi kadar beni çeken bir şey olmadı ki şimdiye dek.

Elle tutulan, ölçülebilen, herhangi bir "muteber" başarı kıstasına ayarlanabilen bir sonucu yok bunun zira. Ama kendime dokundukça, hep şimdiye dek yabancısı olduğum, yabancı hissettiğim insanlara da dokunabilmeye başladım ben. Gelecek gözümde bir öcü, bir yük, bir korku perdesi; geçmiş içinde kendimi çürüttüğüm bir bildik liman olmaktan çıktı gitti... Ben geçmişe ağıt yakmayı bıraktım bu hisse kapılınca. Ne yaptıysam onun için bendim ben davulcu; bütün hatalarım, yaşamda şimdiye dek kurmaya soyunduğum en sağlam kalenin birer tuğlası oldular. Keşkeleri böyle attım keşkelikten... Olmasalar iyi miydi diye sormanın nafileliğine uyandım bir köşetaşını görmeye vakıf olduğumda. Her reddedilişin illa benden kaynaklanmadığını , bana yapılan davranış kötü ise onu reddetme şansının varlığını, çizilen kutuya sıkışmayabileceğimi gördüğümde...

Biliyorum bunlara ağız açık bakıyorsun davulcu; ağzını kapamanı da beklemiyorum ki zaten. Başaramadım boyun eğmeyi, boynumun ağrısı dayanılmaz raddelere vardı... Başaramadım bir küçük hayatı daha yetişirken yoketme sorumluluğuna bile bile talip olmayı... Başaramadım ak düşündüğüme kara demeyi... Başaramadım anlaşamadığım birine onu yine de sevdiğimi söylememeyi... Başaramadım yükselip ortalığı dolduran bu sese kulaklarımı tıkayıp, hep bildik sularda dolanmanın güvenine sığınmayı... Bakma bana öyle davulcu.

Unutma, başarısız bir kadını dinlemektesin. Sen vur tokmağını iyisi mi... Benim kerametim kendimden menkuldür artık, bilen bilmeyene söylesin. "Yaa, benim başarı nedir bilmez kızım, sen otur öyle gece sabaha dek kukumav kuşları gibi... Eşlik et şu davulcuya. Derin düşüncelere dalmışmış, yolculuğa mı çıkmış ne...?! İnsan birtaraflarını koyduğu yerden nasıl yolculuğa çıkar; bir garip, anlamsız, dolambaçlı konuşuyorsun zaten kimse anlamıyor ki..." "Ahh, başaramadın sen kızım... Başaramadın seeen!!! Başaramadın işte kabul et bunu.

Kabul et ki, tuvalette bir düzenek aramak zahmetine mecbur kalmayasın... Davulcuyla aşık atma artık, yaaatt!" Dursana iki dakika sen davulcu.... Ey ahali...! Duyduk duymadık demeyin...! Herkese ilanımdır , ben başaramadım!

Aysen Akgül

Bilgi Güçtür ,Paylaştıkça Büyür !__________ 1578673 ziyaretçi (7069207 klik) __________Paylaşmaya Devam Ediyoruz :))
ONLİNE , STAND UP , TİYATRO , OYUNLARI , SHOW , GÖSTERİLERİ , FULL , İZLE , METİN , TEXT , SENARYO , HİKAYELER , MASALLAR , KARİKATÜRLER , BELGESELLER , BİYOGRAFİSİ , TARİHİ , DÖKÜMANI , CANLI , KOMİK , EĞLENCELİ , 0YUNU , TİYATROSU , TEXTLERİ

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol