ADİSYON KAĞITLARI
1.Say |
2.Say | 3.Say | 4.Say | 5.Say | 6.Say | 7.Say | 8.Say | 9.Say | 10.Say | 11.Say | 12.Say | 13.Say | 14.Say | 15.Say | 16.Say | 17.Say | 18.Say |
ADİSYON KAĞITLARI
KİŞİLER
TÜRKAN: Bahri’nin karısı
ADAM : Hayali kahraman
BAHRİ : Türkan’ın kocası
ÖZGE : Bahri ile Türkan’ın kızı
BİLGE : Bahri ile Türkan’ın kızı
AYTAÇ : Bahri ile Türkan’ın oğlu
ADİSYON KAĞIDI :
97-11942005
Dr. Yazarlık-4
(Otantik, nehiz bir resrorantı ) andıran sahnede, üç dört masa bulunmaktadır. Masaların üstünde bakır kupalar, bakır tabaklar, bakır sürahiler yer almaktadır. Ortamı duvarlarda asılı olan gaz lambaları aydınlatmaktadır. Duvarlar eski yeni aile fotorafları ve halılarla süslenmiştir. Hasır iskemlelerde, samimi bir hava yaratmak için masaların kenarlarına dizilmiştir. Kaneviçe perdeler ve asırlık kilimlerde nostaljik bir hava yaratmıştır. Eski bir soba ve pencerenin önünde çiçekler vardır. Düz sarı kıyafetiyle bir adam içeriye girer. Kıyafetin ön yüzünde ( Beyti kebap, Patlıcan kebap, Kuzu şiş, Piliç şiş, Günün yemeği, Pilav, Salata, Tatlı, Dondurma, Cola) yazmaktadır.Arka tarafında ise kıtalar şeklinde yazılmış şiirler bulunmaktadır.
ADİSYON KAĞIDI- Ben aşk cumhuriyetinin başbakanıyım.
Halkım aşıklardan.
Benim cumhuriyetimde insanlar;
Aşık olarak doğar,
(Duvarda asılı olan aile fotoğraflarına
sıra ile bakmaktadır.)
Aşk ninnileriyle büyür,
Aşk mekteplerinde,aşkın kitabını okur,
(seyirciye doğru yönelir.)
Benim kanunlarımda;
Aşklar özgür yaşanır.
Avukatlarım bu yüzden işsiz.
Savcılarım boş oturur.
Aşk suçu işleyenler sınırdışı edilir.
(Elleriylr restorantı gösterir.)
Benim cumhuriyetimde, ordum aşk için
savaşır.
Aşklar ölürcesine yaşanır,
Mezar taşlarına aşk şarkıları yazılır.
Benim cumhuriyetimde aşklar
Sonsuzluğa ulaşır
(iskemlelerden birine oturur.)Bu gördüğünüz restorantın sahipleri, yirmi beş yıllık evliler. Geçen sene gümüş yıllarını kutladılar. Onu tanıdığım günden beri dünyasından bir türlü gidemedim. Onun bambaşka bir dünyası var. Her geldiğinde bana (arkasını döner. ) birkaç mısrayı bırakır ve gider.
O yirmi beş yıl boyunca binlerce öğrenci yetiştirmiş emekli bir öğretmen.
O üç tane pırıl pırıl evlat yetiştiren güzel bir anne.
O otantik, nezih bir restorant işleten iyi bir işhanımı.
Onun ilk şiirini kardeşim kadar sevdiğim restorantın menü kapağına yazmışlar. (Dışardan sesler duyulur.) Türkan ablanın sesi bu. (İskemleden kalkar.) En iyisi ben yerime gideyim. Kapı önüne canım. Sizleride sevgili patronum Türkan Ablanın dünyasıyla başbaşa bırakayım.
TÜRKAN – (Elinde küçük çaydanlığı ile içeri girer. Kaneviçe perdeleri açar.) Nasılda özlemişim, bu sessizliği küçücük çaydanlığımla bir kişilik çay demlemeyi, (vazonun içinde ki çiçekleri koklar.) sabahları vazolara koyduğum kırmızı gülleri, hanım elleri, begonvilleri. Nasıl da özlemişim, aşk şarkıları dinlemeyi.
(Kısık seste ut sesi sözlere karışmaktadır. Bu arada Türkan adisyon kağıtlarının arkasına birşeyler yazmaktadır.)
(Çayını yudumlar.)
(Beyaz kıyafetli bir adam, Trenin hareket etmesi için bekleyen memur edasıyla ağzındaki düdüğü çalarak sahneye girer.)
ADAM – Zaten aklına gelen başına geldi senin. Ne diye hep
aşk şarkıları dinlersin sanki birgün
Şimdi dinle, şimdi ağla hadi şarkılardaki gibi...(Bir
İskemle çeker oturur.)
TÜRKAN – Herşeyimiz ansızın oldu, ayrılığımızda.
ADAM – Kendine iyi bak dediğimi duyabildim mi uzaktan?
TÜRKAN – Peki ya sen görebildin mi, içime akan gözyaşları-
mı?Hüngür hüngür ağlamak isterken kaçar adımlarla gitmen şartmıydı.
ADAM – Yüreğin burkulmuş. (Türkan’ın yüzünü okşamak ister. Elini geri çeker.)
TÜRKAN – “İlk istasyonda indim bir telefon kulubesindeyim” demeni bekledim hep.
ADAM – Çaresizlik nedir bilir misin?
TÜRKAN – Sensizliği mi?