ÇANAKKALE’DEN HAVADİS VAR
1.Say |
2.Say | 3.Say | 4.Say | 5.Say | 6.Say | 7.Say | 8.Say | 9.Say | 10.Say | 11.Say | 12.Say | 13.Say | 14.Say | 15.Say | 16.Say | 17.Say | 18.Say |
ÇANAKKALE’DEN HAVADİS VAR
KİŞİLER:
Hatice Ana: Hasan ve Ali’nin annesi. Kocasını yıllar önce kaybetmiştir.
Yüzbaşı Reşat: Vatansever bir subay. 1.Dünya Savaşı’ndan önce de, birçok farklı yerde savaşmış ve görevini kahramanca yapmıştır. Çanakkale’de bir kolunu kaybetmiştir.
Ali (küçük kardeş): Nişanlıdır ve ağabeyi Hasan’la birlikte Çanakkale cephesinde savaşa katılmıştır.
Kezban: Hasan’ın karısı
Elif: Hatice Ana’nın kızı; Hasan ve Ali’nin kız kardeşi
YAZAN: Güven DOĞAN
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
BİRİNCİ KISIM
(Sahnede birkaç yer minderi ve eski bir kilim vardır. Duvarda mutfak gereçleri, heybe, vb. asılıdır. Minderlerin önünde bir rahle durmaktadır. Ali, elinde askere çağrı pusulasıyla, mutsuz bir biçimde sahneye girer. Hatice Ana oturmaktadır.)
ALİ: Ana!
HATİCE ANA: Efendim, yavrum!
ALİ: Ana, muhtar demin geldiydi. Haber getirdi.
HATİCE ANA: Yoksa Hasan’ıma bir şey mi oldu?
ALİ: Yok ana, ağabeyim iyiymiş.
HATİCE ANA: E, hayırdır inşallah?
ALİ: Çanakkale’de savaş çok çetin geçiyormuş. Eli silah tutan herkese ihtiyaç varmış. Beni de askere alıyorlar.
HATİCE ANA: Allah’ıma şükürler olsun, bugünleri de gösterdi bana! İki oğlumun ikisi de vatan yolunda savaşa gidiyor.
ALİ: Ana ne diyon, ağam daha bir hafta önce savaşa gitti zaten. Bu evin başına da erkek gerek.
HATİCE ANA: (Mağrur biçimde)Babanız öldüğünden beri sizlere hem analık, hem de babalık ettim. Siz yokken bu evin erkeği yine ben olurum.
ALİ: Ben daha on sekizindeyim, körpe nişanlım var. Onu bırakıp nasıl giderim?
HATİCE ANA: Bana bak oğul! Vatan gibi yar olmaz kimseye. Böyle zamanda yârin de, anan da, baban da vatanındır. Gideceksin. “Peşimden ağlayanım var” demeyeceksin.
ALİ: Ana…
HATİCE ANA: (Oğlunun sözünü keser.) Hem bana bak! Korkuyon mu yoksa?
ALİ: Korkmak ne demek ana…
HATİCE ANA: Korkmayacaksın, oğul. Korkma sakın! Allah bu millete korkmayı, hele hele vatan yolunda savaşmaktan korkmayı haram etti. Bil ki, sadece Allah’tan korkanın kalbine başka korku girmez.
(Bir süre sessizlik olur. Hatice Ana, Ali’ye sarılır.)
HATİCE ANA: Eğlenecek zaman değildir. Git nişanlınla helalleş, sonra da yola koyul. (Gözünden yaş gelir.)
ALİ: Ağlama ana! Madem beni gönderiyon, ardımdan ağlama; gözüm ardımda kalmasın.
HATİCE ANA: Bu gözyaşları üzüntüden değil, gururdandır. Ben, iki oğlunu vatan yolunda harbe gönderen bir Türk kadınıyım. Gururluyum elbet.
ALİ: Ver elini öpeyim. Hakkını helal et, ana!
HATİCE ANA: Helal olsun, oğul. Dualarım sen, ağabeyin ve diğer binlerce evladım için olacak. Allah yolunuzu açık etsin. (Biraz oğlunun yüzüne bakar) Durma gayri, git yoluna!
ALİ: Allah’a emanet ol ana! Yengeme de selam et! Ağamın yanına gittiğimi söyle!
(Ali tam kapıdan çıkacakken)
HATİCE ANA: Oğlum sizi el üstünde gönderiyom askere. Oralardan ya el ele gelin; ya da al bayrağa sarılı olarak eller üstünde gelin. Her iki halde de onurunuzla döneceksiniz bana.metin ve textler / biyografiler / tiyatro siteleri / tiyatro sözlüğü / tiyatro tarihi / tiyatro türleri / tiyatro oyunları / tiyatrocular dönemi / türkiyede çocukluk ve gençlik tiyatrosu tarihi / tiyatronun kökeni / geleneksel türk tiyatrosu / italyada rönesans tiyatrosu / orta çağda tiyatro / roma tiyatrosu / 19 yy sanat akımları / alman halk tiyatrosu / alman tiyatrosu / antik yunan tiyatrosu / fransz tiyatrosu / osmanlı tiyatrosu / hacivat karagöz tarihi / tiyatro erken dönem / tiyatro orta dönem / günümüz tiyatrosu / metin ve textler -1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16