İmgeleme (Hayalgücü) GÜCÜ
İmgeleme (Hayalgücü) GÜCÜ
“İmgeleme (hayalgücü),
bilgiden
daha önemlidir.”
Albert Einstein
İmgeleme; kişinin zihninde istenilen
durum
için kendisinin gördüğü, hissettiği, duyduğu bir canlandırma yapması, benzetme yaparsak bir
video
oluşturmasıdır. İmgeleme; gerek Tamamlayıcı Tıp´ta
iyileşmek
için zihin tedavi olarak, gerek bizde oluşmasını istediğimiz davranış modelini
yaşamımıza
geçirmek için (NLP- Hipnoz), gerek de
spor
gibi fiziksel
hareketleri
daha kolay
öğrenmek
için zihnimizde önceden canlandırma yaparak gerekli sinir
bağlantısını
beynimizde oluşturmak amaçlı
kullanılır
.
Burada ilginç olan, beynin
gerçek
olanla
gerçekmiş
gibi olan şeye aynı ya da benzer ölçüde tepki vermesidir. Zihindeki gerçeği algılayış tarzımızın sağlığımızı da
etkilediği
bilimsel bir
gerçektir
. Örneğin hastaya verilen plasebonun (hastanın ilaç sandığı
gerçekte
şekerden oluşan ve bedene hiçbir
etki
yapmayan hap)
iyileşmeye
etkisi
gibi. Bu imgelemenin
iyileşmeye
etkisidir
. Hipnoz gibi tedavi yöntemlerinde de
bilinçaltındaki
gerçekleri
,
değiştirmek
için
kullanılır
.
Kişisel
gelişim
bilgilerinde
yaratıcı
imgeleme; motivasyonu arttırmak ve
güçlü
hafıza
için
kullanılır
. Kuantum Kodlama gibi
enerji
çalışmalarında
da,
yaşam
enerjisini
istediğimiz şeyin olma olasılığını arttırmak ve o şeyi
yaşamımıza
çekmek için
kullanılır
. Ancak şimdi, bunun fiziksel
performansa
etkisini
inceleyeceğiz.
İMGELEMENİN FİZİKSEL
PERFORMANSA
ETKİSİ
Avusturyalı Psikolog Alan Richardson, yaptığı deneyde, üç
grup
basketbol
oyuncusunu
alıp serbest atış
konusunda
, imgelemenin
etkisini
inceliyor. İlk
grup
günde yirmi
dakika
serbest atış
çalışması
yapıyor, ikinci
grup
hiçbir
çalışma
yapmıyor ve üçüncü
grup
ise
sadece
her gün yirmişer
dakika
kusursuz basket atışları yaptığını düşünüyor. Deney
sonucunda
hiç bir şey yapmayan
grup
hiçbir gelişme göstermezken,
sadece
fiziksel
çalışma
yapan
grup
%24 lük bir gelişme gösteriyor. Yalnızca imgeleme yapan
grup
ise şaşırtıcı bir şekilde %23 lük bir gelişme gösteriyor.
Hebrew Üniversitesi´nden Psikolog Shlomo Breznitz, birkaç grup askeri kırk
kilometre
yürütüyor
ancak her gruba
farklı
bilgiler
veriyor. Bazı
gruplara
otuz
kilometre
yürütüldükten
sonra kendilerine on
kilometre
daha
fazla
gidecekleri bildiriliyor. Diğerlerini de altmış
kilometre
yürüyecekleri
bildiriliyor ama
gerçekte
hepsi kırk kilometre
yürüyor
. Deney
sonucunda
Breznitz, askerlerin kanındaki stres hormonu düzeyinin
gerçekte
yürümüş
oldukları değil de, zihnen kabullendikleri uzaklığı yansıttığını bulguluyor. Yani beden, gerçeğe değil de zihnen gerçek kabul ettikleri şeye göre tepki gösteriyor.
Eski bir NASA araştırmacısı olan ve California, Berkeley’de Uygulamalı Bilimler Enstitüsü Başkanı Dr. Charles A. Garfield’in yaptığı araştırmada,
dünya
sıralamasına
girmiş bir atletizm
takımını
4 gruba ayırıyor. İlk
grup
süresinin %100 ünü
eğitimle
değerlendiriyor. İkinci
grup
bu sürenin %75 ini
eğitimle
değerlendiriyor ve geri kalan %25 ini ise elde etmeyi umdukları
başarıları
gözlerinde canlandırıyorlar. Üçüncü
grup
ise
eğitim
süresinin %50 sini
eğitimle
, diğer %50 sini ise imgelemeye ayırıyor. Dördüncü
grup
ise bu sürenin %25 ini
eğitime
, %75 ini ise imgelemeye ayırıyor. Ve şaşırtıcı olan şu ki; New York, Lake Placid’deki, 1980
Kış
Olimpiyatlarında uygulamada en
büyük
başarıyı
dördüncü
grup
gösteriyor ve bunu
sırasıyla
üçüncü, ikinci ve birinci
grupları
izliyor.
Elbette
sadece
imgeleme gücüne dayanmayı savunmuyorum. Ancak bilinmesini istediğim; zihinde bir
olayı
canlandırmanın fiziksel
performansa
etkisi
olduğu ve hayatta girişeceğimiz işler için, eğer zihnimizde canlandırdığımız modelin ‘kusursuz işlediğini’ ve ‘tam da istediğimiz gibi olduğunu’ düşündüğümüzde potansiyelimizin de o oranda artacağıdır.