FEVZİ GÜNENÇ
Pancarlı Mah. Milli Egemenlik Bulvarı 10. Cad.
Yunus Emre Sk. 1 Gülyuva Ap. D. 2
Şehitkâmil GAZİANTEP
Tel: 0342 338 16 18 – 0505 553 47 44
İleti: fev27@mynet.com – MSN: fevgun@hotmail.com
GÜLÜŞ DÜŞLER ÜLKESİNDE
Bir Perdelik Çocuk Oyunu
OYUNDAKİ KİŞİLER:
GÜLÜŞ: ……………………………….
KARABAŞ: ……………………………
BABA: …………………………………
ANNE: …………………………………
SERÇE: ………………………………..
HAVUÇ: ………………………………..
TAVŞAN: ………………………………
GÜLÜŞ: Her Pazar babam
Ormana götürüyor bizi.
KARABAŞ: Niçin?
GÜLÜŞ: Piknik içiiin…
KARABAŞ: Seviyor musun orayı?
GÜLÜŞ: Sevmez miyim!
Çok güzel bir yer.
Ortada dere akar şırıl şırıl.
Suları pırıl pırıl…
KARABAŞ: Serçeler de var mı serçeler?..
GÜLÜŞ: Olmaz olur mu?
KARABAŞ: Haydi yine gidelim oraya…
GÜLÜŞ: Canımızın her istediğinde gidemeyiz.
Ama hayal edebiliriz.
KARABAŞ: Haydi, hayal edelim öyleyse!
GÜLÜŞ: Edelim.
BABA: (Mangal yellemektedir) Ben Gülüş’ün babasıyım.
ANNE: (Sofrayı kuruyor) Ben de annesiyim Gülüş’ün.
KARABAŞ: Ben Gülüş’ün sevgili köpeği Karabaş’ım…
GÜLÜŞ: Ben de Gülüş’ün kendisiyim. Hayal kurduk
Soluğu yine orada aldık
Yedik içtik neşeyle
Sonra her birimiz bir işe daldık.
HEP BİRLİKTE YEMEK YER AYRAN İÇERLER
GÜLÜŞ: Oooo ne güzel yapmışsın babacığım kebapları
ANNE: Eline sağlık…
BABA: Ayranın da tadına doyum olmuyor canım.
ANNE: Yardım etsene Gülüş, sofrayı toplayalım
Doğayı kirli bırakmayalım.
GÜLÜŞ: Haklısın anne, pırıl pırıl olsun her yanımız
Doğa bizim canımız.
(Sofrayı çabucak toplarlar)
ANNE: Çok yedim, Ben biraz yürümek istiyorum.
Kilomu korumalıyım.
BABA: Ne demiş atalarımız?
Karnın doyunca ya kırk adım at, ya sırt üstü yat.
Ben yatmayı seçiyorum.
Biraz uyuyacağım.
GÜLÜŞ: (Elindeki kitapla sahnenin önüne gelir. İzleyenlere seslenir.)
Herkes dediğini yaptı.
Ben de bir ağaca yaslandım
Elime kitabımı alıp okumaya başladım.
KARABAŞ:Hey, ne yapıyorsun orada öyle Gülüş?
GÜLÜŞ: Tokluktan olsa gerek
Okurken uykum geldi.
KARABAŞ: Ben de oyun oynayayım bari…
Şu serçeler de olmasa
Sıkıntıdan patlayacağım.
(Seslenir) Hişt küçük serçe!
Gel birlikte oynayalım…
SERÇE (Pıt pıt pıt kaçar.) Yok ya…
Annen güzel mi?
KARABAŞ: Kaçma benden canım…
Nereye gidiyorsun?
Sana bir zararım dokunmaz
Sadece oyun oynamak istiyorum.
SERÇE: Pışşııık…
KARABAŞ: Kaçma dedim sana!
Bak yakalarsam fena olur!
SERÇE: (Güler) Kıh kıh kıh… Görsek şunu… Nasıl fena oluyormuş?
HAVUÇ: (Koşarak sahneye girer) Ah, oy, aman!.. Öldüm, bittim!..
KARABAŞ: Kimden kaçıyorsun Havuç kardeş?
HAVUÇ: Görmüyor musun peşimden geleni?
KARABAŞ: Ha, evet… Sevimli bir tavşan…
HAVUÇ: Sevimli mi!
Hiç de değil.
Eğil de bak şunun dişlerine,
Ne kadar keskin! Eğil eğil!
KARABAŞ: Dişleri keskinse ne olacak canım?
HAVUÇ: Bir canavar o!
Beni yemek istiyor!
SERÇE: Denize düşen yılana sarılırmış.
Doğru valla.
Bu Karabaş canavar değil mi sanki?
KARABAŞ: Duydum söyledikleri serçe!
Canavar değilim elbette
Gözüm ne otta ne ette…
SERÇE: Sen onu benim külahıma anlat
Eline geçsem beni tutarsın
Tırnak kadardır, demeden.
Yutarsın.
KARABAŞ: Kemikledir benim işim
Boşuna bu telaşın.
SERÇE: Nasıl kemikmiş bakalım bu?
Yoksa benim gibi serçelerin
Çıtır çıtır taze kemikleri mi?
İster misin üstünden de buzlu su?
KARABAŞ: Bir serçe benim dişimin kovuğuna etmez
Seninkisi serçe kuruntusu.
SERÇE: Hadi oradan, Karabaş bozuntusu
Yeter miyim yetmeze miyim biliyorum
eline geçsem sana lokma olurum
KARABAŞ: Kafamı bozma bak fena yaparım ha!
SERÇE: Neyse ki kanatlarım var
Pırrr dedim yerinde kalakalırsın
Havanı alırsın.
KARABAŞ: Benim de kanatlarım olsaydı
Görürdün gününü.
SERÇE: Yok ama yook yok.
Kanatların yoook (Güler) Cik cik cik… Kıh kıh kıh…
HAVUÇ: (Havuç kaçar, tavşan kovalar.) İşte geldi…
İmdaaat, can kurtaran yok mu?
TAVŞAN: Kaçma havuç kardeş
Nasıl olsa yakalarım seni.
Boşuna yorma beni.
KARABAŞ: Bu şenlik hoşuma gitti.
Ben de düşeyim şunların peşine…
HAVUÇ: Köpek kardeş, n’olur kurtar beni bu canavardan
KARABAŞ: Biraz oynayalım da yardım ederim sana
HAVUÇ: Oyun derdinde miyim, şu halime baksana…
TAVŞAN: Amma nazlandın be havuç.
Seni yiyiversem canın mı çıkar?
HAVUÇ: Elbette canım çıkar.
Beni yersen bir daha var olamam ki.