AMMA DA ALDANMIŞIZ!
1.Say |
2.Say | 3.Say | 4.Say | 5.Say | 6.Say | 7.Say | 8.Say | 9.Say | 10.Say | 11.Say | 12.Say | 13.Say | 14.Say | 15.Say | 16.Say | 17.Say | 18.Say |
AMMA DA ALDANMIŞIZ!
(İki Perdelik Oyun)
-Komedi-
I. PERDE
(Perde açılmadan önce,eski bir gramafonda çalınan eski bir şarkı duyulur.Bu şarkı,dedelerden kalma bir şarkıdır.Şarkı devam ederken perde açılır.Sahnede,bir köy kahvesinin önündeki yazlık bahçe görülmektedir.Kahve yapısı sola düşer.Kahveci veya çırağı kahveleri getirirler.Sağda,hemen dipte köyün bahçeleri yer alır.Kahve bahçesinin çevresi çitle çevrilidir.Sahnede ön sağda ve ön solda olmak üzere iki masa vardır.Sağdaki masada Hoca ve Muhtar oturup sohbet etmektedirler.Soldaki masada ise Ali Ağa,Derviş Ağa tavla oynamaktadır.Kahveci,bahçe çitinin önüne serili hasıra oturmuş,bütün piyes boyunca bitiremeyeceği bir ekmek kabuğunu kemirmektedir.Çırak girip çıkar.Her iki masada oturanlar,başkalarıyla ilgilenmezler.)
MUHTAR — İşte böyle,hoca efendi,akşam bir sıtmadır tutturdu.Bilâder,kaç yıldır çekerim bu haltı.Bu köyde doğdum,büyüdüm,kendimi bildim bileli dişlerim birbirine vurur vurur tambura gibi.
HOCA — Beni de yakalar,beni de,muhtar.En korktuğum şeydir mubarek.Yaz gelir,vallâhi,ağzıma bir meyva koyamam.E,sen söyle baklava hakkı için sen söyle,dünya taamını tadmaya mezun olan bizlere bu komaz mı?
MUHTAR — Öyle,hoca efendi,öyle.Hâlbukim ben ava gitmeye niyetlenirdim.Nerden gidersin?Sonra üzerinize afiyet,bizim köpek de pek hastalandı.Ağzına bir şeyler koyabilirsen aşk olsun.Çok fena,çok fena canım sıkılıyor.
(Konuşmaları sessizce devam ederken soldaki masadan)
ALİ AĞA — Dervişçiğim,efendime söyliyeyim,sen marsa doğru gidiyorsun,efendime söyliyeyim,yani kahveler senden yani.
DERVİŞ AĞA — (“r” leri söyleyemez;kızgın) Zay zay değil ki,kemik payçası…Ataysın,biy tüylü denk getiyemezsin.
ALİ AĞA — (Oynamaya devam eder.) Efendime söyliyeyim,yani şu birinci pul;şeş yek miydi?Efendime söyliyeyim,yani neydi?Düşeş mi?Demiryolu yavrum.Efendime söyliyeyim,al bu da senin için.(Onun tarafından atar.) (Devam ederler.)
MUHTAR — İşte böyle,hocaefendi.Ne avdı o,ne av vik vik diye bizim köpek seğirtiyordu.
HOCA — Of karnım,çok fena.Geçen akşam bizim kaşık düşmanı bir mugaddi taam yapmış.(Esner.) Çaldım kaşığı,çaldım kaşığı. (Sessizce devam ederler.)
DERVİŞ — Ah,Aliciğim zay zay değil ki.Biliysin sen,fena oyuncu değilim.Kabahat hep zayda.Biliysin bu haltı iyi beceyiyim. (Devam eder.)
HOCA — Ah,muhtar,şöyle bir sini pilâv olsa şimdi.Çalsak kaşığı.Arkadan bir hoşaf ya da ayran…Ahhhhh.
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,bu oyun da böylece biter. (Tavlayı kapar.)
DERVİŞ AĞA — Ah Aliciğim,vallahi biliysin,bu oyun benim için kolaydıy ama suç hep zayda.Kaç el bekledim duydum.
MUHTAR — (Yan masaya dönüp) Ne oldu Derviş Ağa,yine oyunlar sende mi?Koç kaç oldu bu?
ALİ AĞA — Efendime söyliyeyim,Dervişcik yani,efendime söyliyeyim,dörde karşı sıfırdı,sonra efendime söyliyeyim yediye karşı yani bir oldu. (Hoca ve Muhtar,sandalyelerini alıp bu tarafa yanaşırlar.)
HOCA — Desene kahveler yine Derviş Ağadan,ha?
MUHTAR — (Kahveciye bağırır.) Hayri Ağa,hey Hayri Ağa…Sağar adam ne olacak?Sana diyorum.Hayri Ağa…İşitmez.Oğlum,ustana söyle gelsin.Şu tavlayı da kaldır.
ÇIRAK — (Yaklaşır.) Tavlayı mı? (Tavlayı alırken lokumu da almak ister.)
HOCA — (Atılır.) Bak kerataya!Bırak bakalım o cennet taamı lokumu.Burada tavla gürültüsünü lokumun hatırı için dinleriz. (Lokumu ağzına atar.) Of,içim bayılıyordu açlıktan. (Sakalına dökülen lokum unlarını eliyle temizler.)
ÇIRAK — (Ustasının yanına gitmiştir.Ekmeği yemekte olan kahveciyi itekler.) Haydi kalk,seni sesliyorlar.
KAHVECİ — Dün akşam mı?Evet ne olacak üç tebeşirli çizdim.
ÇIRAK — Değil usta,değil.Muhtar emmi,seni çağırıyor.
KAHVECİ — Evet,hep tebeşirli…Ne edeceğiz şu adamlarla?
ÇIRAK — (Kolundan tutarak) Gel usta,gel.Muhtar seni, seslendi. (Çekerek götürür.)
KAHVECİ — Ne çekersin beni manda güder gibi?