Beyinle Geçmişi Yeniden Yaşamak
GEÇMİŞİ YENİDEN YAŞAMAK
1934 yılıydı. Kanadalı nörolog Wilder Penfield az sonra gireceği bir beyin ameliyatı için son hazırlıklarını da tamamlamıştı. Operasyon sırasında epileptik
kadın
hastasının
duyma ve
konuşma
yetilerinden sorumlu temporal korteksinden bir parça alınacaktı. Ameliyat başlamadan önce
hastaya
sınırlı uyuşturma (lokal anestezi) uygulandı. Dolayısıyla
bilinci
yerindeydi, ancak operasyonun uygulanacağı bölgede acı hissetmeyecekti. Dr. Penfield epilepsi ameliyatları
konusunda
oldukça deneyimliydi.
Hastalar
bu ameliyat sırasında
doktorla
konuşabiliyor
, sorduğu soruları yanıtlayabiliyorlardı. İlginç olansa, böylesi bir diyalogun beynin yalnızca bu bölgesi operasyon geçiriyorken gerçekleşebilmesiydi.
Doktor
, bu beyin bölgesinin niçin bu denli "özel" olabileceği
konusunda
her geçen gün daha da fazla kafa yormaya başlamıştı.
Beyinde temporal kortekse uygulanacak elektriksel bir uyarım hastaların geçmişteki sıradan olayları en ince detaylarına kadar yeniden yaşamasını tetikliyordu.
Ameliyat başladığında, Dr. Penfield´i oldukça şaşırtan bir gelişme yaşandı.
Kadın
hastası
, beyin ameliyatı masasında bebeğini doğurduğu ana geri dönmüş olduğunu iddia ediyordu. Öyle ki, bu bir anıyı
hatırlama
gibi değildi. O anı
yeniden
yaşamıştı
, tüm o duygusal patlamaları, acıları ve duyusal hisleriyle. Dr. Penfield, bu bulgunun psikiyatri alanında çığır açacağını düşünmüştü. Ne de olsa kişilerin geçmişte yaşadıkları olayların hâlihazırdaki ruhsal durumlarını nasıl da etkileyebileceğine dair fizyolojik bir ipucu elde etmiş olabilirdi. Bu etkiyi yalnızca kendisi araştırabilmek ve işleyişi derinlemesine çözebilmek adına konuyla ilgi olarak tam 20 sene boyunca bilim
dünyasına
tek bir kelime bile etmedi. Ta ki 1954 yılında bir sunumunda bulgularını kendisi gibi
doktor
arkadaşlarıyla
paylaşana
dek... Penfield
konuşmasında
temporal kortekste yaratılacak elektriksel bir uyarımın geçmiş deneyimleri uyandırdığını ve akan bir nehir gibi
bilince
taşındığını anlatmıştı.
Hastalar
, geçmişlerindeki herhangi bir
zaman
dilimini tüm detaylarıyla
yeniden
yaşıyorlardı. Bu deneyim, beyne yerleştirilen elektrot geri çekilene kadar sürüyordu.
Bu bulgu gerek tıp, gerekse psikoloji
dünyasında
büyük bir
heyecan
uyandırdı. Dr. Penfield,
hayatımız
boyunca
bilincimiz
yerindeyken yaşadığımız her bir olayın en ince ayrıntılarına kadar sinirsel olarak belleğimize
depo
edildiğine inanmaya başlamıştı. Çünkü gerekli beyin uyarımı yapıldığında değil yalnızca olayları, o olaylar sırasında hissettiğimiz duyguları bile
yeniden
yaşayabiliyorduk. Öyleyse hiçbir şey unutulmuyordu. Her şey, zihnimizde bir yerlerde kayıtlı tutuluyordu.