LEVI´s Markası ve Kot Pantolonun Hikâyesi
LEVI´s Markası ve Kot Pantolonun Hikâyesi1950´lere geldiğimizde kot pantolon Amerika
Loeb Strauss 1829 yılında Bavyera´da doğdu. 1847´de ailesi New York´a yerleşti. Burada adını Levi olarak değiştirdi. Levi 1848 yılına kadar ağabeyleriyle ticaret yaptı. Daha sonra Kentucky´ye giderek bohçacılığa başladı. Hayali kendisine bir at arabası alarak bohçayı sırtında taşımaktan kurtulmaktı.
1849 yılında Kaliforniya´da altın bulunduğu haberleri tüm Amerika´ya yayılmıştı. 1848´de James Wilson Marshall adlı New Jersey´li bir marangoz altın madeni arayanların giydiği pantolonların çok çabuk yıpranmasıydı. Özellikle Fransa´dan gelen "denim" (şu an bile Amerika´da pamuklu kumaşlardan yapılan kot kumaşlara "denim" deniyor) kumaşı çok sağlamdı ve lekeleri saklama özelliğinden dolayı mavi rengin tercih edilmesi Levi için çok büyük bir
Levi Strauss Levi Strauss
1950´lere geldiğimizde kot pantolon Amerika gençleri tarafından fazlasıyla beğenilmişti. Özellikle "asi gençlik" diye tabir edilen yeni nesil ile sanatçıların jeans pantolon giymeleri büyümeyi hızlandırdı. Yeni markalar pazara girmeye başladı. Levi´s 1960´larda kadın giysileri üreterek uluslararası pazara hem de kendilerine başka rakip görmemeleri sebebiyle Levi´s
Jean kumaşın kısa geçmişi
Bugünkü jean pantolonların bildik kumaşı "denim", 17. yüzyılda Fransa´da yapılan çift katlı "serge de Nimes" adlı bir dokumadan türetilmiş. Bu kumaşın, Kristof Kolomb´un gemilerinde kullanmak için sağlam bir yelken kumaşı arayışı sonucu üretilmeye başlandığı söylenir. "Jean" kelimesi ise Cenovalı denizcilerin pamuk, keten ve yün karışımı dayanıklı bu kumaşı sevip giysi yapmalarıyla doğmuştur. 18. yüzyılda kölelerin tarlalarda çalıştırılmaları sonucu bollaşan pamuk jean kumaşın hammaddesi yapıldı, yün ve keten kullanılmamaya başlandı. 1800´lü yıllarda jean pantolonlar ve tulumlar dayanıklılıklarından ötürü madencilerin, boyacıların, işçilerin kıyafeti haline geldi. Bu kıyafetlerinin renkleri alıştığımız jean renginin aksine siyah, kahverengi, yeşil ve beyazdı.
Yazar: Aydın Belet