İş Dünyasının Öğrenci Liderleri
İş Dünyasının Öğrenci Liderleri
Yaşıtları üniversiteyi bitirip iyi bir yerde çalışmanın hayalini kurarken onlar şimdiden kendi işlerinin patronu oldu. Fabrika sahibi bile olan ´üniversiteli girişimciler´ hem iyi kazanıyor hem de performanslarıyla alkışı hak ediyorlar. Her biri henüz üniversite
öğrencisiyken
iş
dünyasında büyük başarılar elde etti. Kimi ticaret yapıyor, kimi mekan işletiyor, kiminin de fabrikası var! Kendi başlarına kurdukları şirketlerle büyükler dünyasında çekinmeden savaşan "
öğrenci
patronlar" onlar... Yaş ortalamaları yirmi üç olan bu
gençlerin
bazıları hala üniversite eğitimine devam ediyor, bazıları da yeni mezun. Mert Akel, Aydos Özel, Fatih Kale, Arda Kuzu, Tamer Övütmen, Zafer Şen, Hüseyin Ergün´ün ortak özelliği ise Sabancı Üniversitesi´nin verdiği girişimcilik ruhuna sahip olmaları. DÜNYAYI KURTARDI!
Geçen yıl Malzeme Bilimleri Mühendisliği bölümünden mezun olan Mert Akel, şimdilerde Gebze İleri
Teknoloji
Enstitüsü´nde yüksek lisans yapıyor. Akel, Sabancı´da okurken kir tutmayan seramik üretmiş. Daha sonra bu buluşunu 15 yıllığına Ece Banyo firmasına satmış. "Easy Cleaning System" (Kolay temizlenen
sistem
) adını verdiği seramikleri de 15 yıl boyunca kendisi üretecek. Bunun için Çorum´da tesis kurmuş. 24 yaşındaki
genç
patron, tüm dünyada bu seramiği kendisininki kadar
ucuza
üreten bir kişi olmadığını söylüyor; "Bu hammadde yurtdışında 40 dolara imal ediliyor. Türkiye´ye getirmeye kalktığınızda 80 dolar. Ben 10 dolara kadar indirebildim. Dünyada da bu kadar
ucuza
bulamazsınız. 400 bin dolar kadar para bekliyorduk. Şimdilik bunun dörtte biri geldi." İki
aylık
bir çalışmanın ardından kir tutmayan seramik ürettiğini söyleyen Akel´in bu ürünü lavabo ve klozette kullanılıyor. Bu seramik hem dezenfekte etmek hem de su
tüketiminin
azaltılması açısından çok avantajlı. Bu yüzden Akel, "Dünyayı mı kurtardınız derseniz, ´
Evet
kurtardım!´ diyebilirim" diye
konuşmaktan
da çekinmiyor. Çünkü her yerde bu seramik kullanılırsa, su
tüketiminin
çok azalacağını anlatıyor. Bunun yanı sıra kurduğu Akel Kimya adlı şirketiyle sanayiye yönelik çalışmalar da yapıyor. HEYKEL İHRACATI
Yirmi üç yaşındaki Aydos Özel ise bundan bir buçuk yıl önce okuldan iki
arkadaşıyla
birlikte Polonya´da bir dış ticaret şirketi kurmuş. Türkiye´den kumaş, dekorasyon ve yapı malzemeleri satıyorlar. Polonya´da bronz pek bilinmediği için bu ülkeye bronzdan heykeller gönderiyorlar. Ayrıca Polonya´dan sipariş aldıkları kitap ve dergileri Türkiye´de bastırıyorlar. Ekonomi okuyan Özel´in ortakları Polonya´ya yerleşmiş. Kendisi ise buradaki işleri takip etmek üzere İstanbul´da.
Genç
yaşta, hiç tanımadıkları bir ülkede şirket kurmaya karar verme öykülerini de şöyle anlatıyor: "Tek istediğimiz ticaret yapmaktı. Bunun için araştırmalar yaptık. Öncelikle şirketi Türkiye´de kurmak istemedik. Çünkü Türkiye´de bu sektörde çok fazla mektepli insan yok. Ya
babadan
kalma işi yapıyorlar ya da çok zenginler. Bizim için her ikisi de söz konusu değil. Ama eğitimimiz var. Farklı ülkeleri araştırdık. Bakir pazarlar bulmak amacıyla, Türkler´in yoğun olduğu yerleri istemedik. Polonya Avrupa Birliği´ne girmeden önce biz şirketimizi kurmuştuk bile... Adı ise Polonya Nova Dış Ticaret Şirketi. Yine de ülkeyi ve dilini hiç bilmediğimiz için körleme bir giriş yaptığımızı söyleyebiliriz. Ama
genciz
; bu riski başka ne zaman alacağız ki!" Özel,
öğrenciyken
iş kurmanın çok alışılagelmiş bir durum olmadığını kabul ediyor. Ama kendisi de ortakları da ilk önce bir şirkete girip çalışıp sonra
iş
kurulabileceğine inanmıyorlar. Çünkü üniversiteyi bitirip bir yerde birkaç yıl çalışınca insanların hazır maaşa alıştıklarını düşünüyorlar. Sonra da bu geliri bırakıp riskli bir işe girmek çok kolay olmuyor tabii.
Genç
ortaklar bu işe kalkışırken
ailelerinden
az da olsa maddi yardım almışlar.
İş
hayatında
bu kadar
genç
yaşta yer almanın bazı dezavantajları da yok değil.
İş
yapacakları kişilerle telefonda konuştuktan sonra
görüşmeye
gittiklerinde, aldıkları ilk tepki; "
Babanın
şirketine mi yardım ediyorsun?" oluyormuş. Ama Aydos Özel, şimdiye kadar bu tarz problemleri hep aştıklarını söylüyor. Artık Polonya´da çok geniş bir
çevreleri
var ve birçok projeden davet alıyorlar. KAFE AÇTILAR
Fatih Kale (23), Arda Kuzu (22) ve Tamer Övütmen (23) yaklaşık bir yıl önce okullarının en sevilen kafesini açtılar. Okulun yurdunda aynı odayı
paylaşan
üç
arkadaş
, kampüste yaşayan
öğrencilerin
kendilerini İstanbul´un içindeymiş gibi hissetmeleri için burayı açtıklarını söylüyor. TAF Cafe´nin ortaklarından Tamer Övütmen, eskiden spor salonu olan bu alanı değerlendirmeyi kafasına koymuş: "Arda´yla ´Buraya bir kafe açsak ne kadar iyi olur´ diye konuşuyorduk. Sonra nasıl bir mekan yapabileceğimize dair bir proje hazırladık ve Üniversite
Hizmetleri
Direktörü´müze verdik. Başkaları da burayı işletmek için proje vermiş ama biz kazandık. Çünkü
öğrencilerin
ihtiyaçlarını
çok iyi biliyoruz." Aslında Fatih Kale ile Tamer Övütmen master yapmak için yurtdışına gitmek istiyorlarmış. Burayı açarlarsa, yurtdışına gitmek için
ailelerinden
para almalarına gerek kalmayacağını düşünmüşler. Ancak okulları üç ay önce bitince kafeyi bırakıp gidememişler. Yine Sabancı´da master yapıp doktora için yurtdışını tercih etmeye karar vermişler. Onlar gidince de zaten hep gıda sektöründe çalışmak isteyen Arda Kuzu mekanın başında olacak. Fatih Kale ise oluşturdukları konsepti şöyle anlatıyor: "Okulda iyi kahve içebileceğimiz yer yoktu. Bunun için Dunkin´ Donuts ile anlaştık. Yanında kendi ürettiğimiz sandviç ve salataları satıyoruz. İnsanların hoş vakit geçireceği bir yer olsun istedik. Rahat koltuklar ve plazma televizyon var." Başlangıçta
ailelerinden
maddi destek alan ortaklar, beklediklerinden daha iyi para kazandıklarını söylüyorlar. O yüzden kazandıkları paraya dokunmadan yeni atılımlar yapıyorlar. Örneğin en son Bayrampaşa Tombak´ın işletmesini almışlar. Daha sonra Azerbaycan´da bir seramik fabrikası almak istemişler. Ancak anlaşamamışlar.
Genç
ortaklar bu yatırımlarının devam edeceğini anlatıyor. Fatih ve Tamer okulda asistanlık yaptıkları için burada kazandıkları paraya
ihtiyaçları
olmadığını söylüyor. O yüzden geçtiğimiz yılın sonunda kazandıklarının bir kısmını okulun burs fonuna bağışlamışlar.