Hareketler Yalan Ve Samimiyetsizliği Ele Veriyor
Hareketler Yalan Ve Samimiyetsizliği Ele Veriyor
İnsan yalan söylerken ne yapar?" veya "Bir insanın yalan söylediğini nasıl anlayabilirim?" sorusu bu seminerler
sırasında
en çok sorulan sorulardan biriydi. Bu sebeple bu konuyu ayrı bir başlık altında toplamayı ve konuyla ilgili yapılan araştırmaları, bu araştırmalardan elde edilen bilgileri ve en önemlisi bu bilgilerin geçerlilik derecelerini
özel
bir bölümde toplamayı
uygun
bulduk. Sosyal
hayatta
birçok durumda, insan kendi
gerçek
duygularını gizlemek ister, ancak herhangi bir biçimde kendisini ele verir. Bir topluluk içinde kişi sinirli, gergin ve
hatta
korkuyor
olabilir fakat yüzüne iliştirdiği bir gülümsemeyle mutluluk maskesi taşıması mümkündür.
Dikkatli
bir gözün algılayabileceği bazı küçük ipuçları iç ve
dış
dünyalar arasındaki bu farkın anlaşılmasına
yardımcı
olur. İnsanlar yalan söyledikleri zaman en
başarılı
şekilde
kontrol
ettikleri, yüz ifadeleridir; İnsan en çok mimiklerinin farkında olduğu için yalan söylerken en çok ve en
iyi
yüzünü
kontrol
eder. Çünkü insan yalan söyleyeceği zaman yüz mimiklerini
kontrol
etmek için
bilinçli
bir çaba
harcamaktadır
. Hiç şüphesiz çok
dikkatli
bir gözlemci veya
uzman
için yalan söyleyen biri mimikleriyle de çok sayıda ipucu vermektedir. Ancak genel olarak düşünüldüğünün aksine, bir kişinin yalanını yüzüne veya gözüne bakarak anlamak pek
kolay
değildir.
Yalan Çeşitleri İnsanların birbirlerine söyledikleri yalanları dört grupta değerlendirmek mümkündür. Birinci grupta kişinin söylediği yalanın, karşısındaki tarafından bilindiği fakat karşı çıkılmadığı ortak-yalanlar vardır. Kendisine yapılan akşam yemeği önerisinden hoşnut kalmayan hanım,
daveti
yapan kişiye "işim var veya "başkasına sözüm var" der. Bunu söylerken karşısındakinin söylediği yalanı anladığını bilir. Ancak iki taraf için de durumun bu şekilde algılanması
uygundur
.
Daveti
yapan kişi, konuyu mazeret yönünde
geliştirebilir
ve şehir
hayatında
herkesin
programının
kaçınılmaz olarak çok yüklü olduğunu söyler. Bu şekildeki ortak-yalanlar insanların gündelik
hayatlarında
önemli bir yer tutar. İkinci grupta yer alan yalanlar, doğrusu ortaya konamayacağı için karşı çıkılmayan yalanlardır. Buna örnek eşi kendisini terk eden birinin bir kokteyl partide mutlu bir
görüntü
sergilemesidir. Bu kişi beraberliğini bitirmekten ötürü çok mutlu olduğunu ifade eder ve
dinleyenler
bunun doğru olmadığını bilirler. Ancak buna kimse karşı çıkamaz. Bu kişi gece boyunca izlenecek olursa, söyledikleriyle iç dünyası arasındaki çelişkiyi ortaya koyacak birçok açık verebilir. Ancak bu yalanın ortaya çıkması kimseye yarar
sağlamayacağı
için, kimse konunun üzerine gitmez. Üçüncü grupta profesyonel yalancıların söyledikleri. yalanlar bulunur. Burada "profesyonel yalancı" tanımı "mesleği gereği yalan söylemek zorunda olan" anlamında
kullanılmaktadır
. Diplomatlar, politikacılar, avukatlar,
reklamcılar
, halkla ilişkiler
şirketlerinin
temsilcileri, falcılar, sihirbazlar, eski eşya satıcıları (antikacılar) için yalan bir
hayat
biçimidir. Bu kimseler, karşılarındaki kişilere konuyla ilgili olarak
sadece
onların hoşlarına gidecek olanları söylemekte çok
ustadırlar
.Bu kimseler yalan söyleme
becerilerini
öylesine
geliştirip
parlatırlar ki, insanlar bu yalanları duymak için can atarlar, teşvik ederler ve bundan mutluluk duyarlar. Bu grupta yer alanlar yalan işaretlerinin çok azını gösterirler.Dördüncü grupta ise, işi yalan söylemek olmayan
sıradan
insanların söyledikleri ve kendilerine yarar sağlayan küçük veya
büyük
yalanlar gelir. Bunlar fark edildiği zaman "yalan" diye adlandırılan adi yalanlardır. Kitapta
daha
önce yer verdiğimiz önemli bir gerçeği burada bir kere
daha
hatırlatalım: "İnsan ağzıyla yalan söyleyebilir ancak bedeniyle asla". Bu sebeple söylediğinde dürüst olmayan birinin, davranışlarıyla sözlerinin doğru olmadığı
konusunda
bazı ipuçlarıyla kendisini ele vermesi kaçınılmazdır. Yalan İşaretleri Yalan söylerken insanların davranışlarında gözlenen
farklılıklar
çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Bu araştırmalardan çıkan
sonuçlar
şöyle özetlenebilir: 1- Yalan söyleyen kişilerin elleriyle yaptıkları jestler azalmaktadır. Normal olarak el jestleri ifadeyi
güçlendirmek
amacıyla yapılır. Kişi
büyük
çoğunlukla
konuşulan
kelimelerin anlamını artırmak için yaptığı el hareketlerinin farkında değildir. İnsan
konuşurken
elini salladığını bilir ancak ellerinin
gerçekte
ne yaptığını bilmez. Ellerinin bir şeyler yaptığını bilmek, ancak ne yaptığını tam olarak bilmemek kişiyi şüpheye düşürür ve böylece ellerin hareketleri azalır. Belki de insan içinde yaşadığı çelişkiden ötürü ellerinin kendisini ele vereceğinden çekinir ve ellerini ya cebine sokar, ya üzerine oturur veya bir eliyle diğerini tutar. Bu kendi kendine temas zor zamanda
anne
elinin tutulması yerine geçerek, iç gerginliği de hafifletir. 2- Yalan söyleyen kişinin elini yüzüne götürme ve yüz
çevresine
değdirme sayısı artmaktadır. Bir
konuşma
sırasında insan elini arada
sırada
yüzüne götürür. Ancak kişinin samimi olmadığı bir
görüşme
sırasında
bu jestin sayısında çok
büyük
ölçüde artış görülmektedir. Elin yüze gitmesi
sırasında
yapılan hareketler çeneyi tutmak, dudaklara bastırmak, ağzı örtmek, burna değmek, yanağı ovuşturmak, gözün altını kaşımak, kulak memesini çekmek ve saçla
oynamaktır
. Bir yalan
sırasında
bütün bu jestlerin sayısında artış görülmekle beraber ağzı örtmek ve burna değmek jestlerinde adeta patlama olur. İnsan yalan söylerken neden ağzını kapatır? Bunu tahmin etmek çok zor değildir. İnsan ağzından çıkacak kelimeleri tutmak ve yaptığını örtmek
ihtiyacındadır
. Elin ağzı örtmesi çeşitli biçimlerde olur.
Parmaklar
dudakların üzerinde trampet çalabilir, işaret parmağı üst dudak üzerinde durabilir veya el ağzın
hemen
yanında durabilir.
Çocuklar
yalan söylerken elleriyle ağızlarını kapatırlar. Hiç şüphesiz yetişkinler için elin ağza gitmesi, kişinin yalan söylediği
konusunda
tek belirleyici hareket değildir. Kişi söylediği
konusunda
tereddüt içindeyse, hata yapmaktan
korkuyorsa
, zaman
kazanmak
istiyorsa da eli ağız
çevresinde
olabilir. Bu sebeple elin burna gitmesi, ağzı örtmesine kıyasla
daha
gelişmiş,
ince
ve soyutlanmış bir harekettir. Ağızı örtmeye gelen el,
hemen
yukarda bulunan burna uzanır ve böylece
daha
sembolik ve stilize bir hareket yapılmış olur. Yalan söyleyen veya ağzından çıkanlar
konusunda
yeterince samimi olmayan bir insanın elinin burnuna gitmesinin en önemli sebebi fizyolojiktir. Çünkü yalan söylediği
sırada
bir iç gerginlik yaşayan insanın bedeninde birçok fizyolojik
değişiklik
olur. Kan
basıncının
yükselmesi, kalp vurum sayısının artması, ter bezi faaliyetlerinin artması gibi yalan söylerken kaydedilen fizyolojik
değişikliklerin
yanı
sıra
burunda bir kaşınma duygusu yaşanır. Coldoni nin ünlü masalında yalan söyleyen Pinokyo nun burnunun
büyümesi
sebepsiz değildir.
Yazar
son derece önemli bir gerçeği yakalamış ve abartarak
çocuk
literatürüne geçirmiştir. 3- Yalan söyleyen bir insamn
konuşurken
beden hareketlerinde bir artış olmaktadır. Yalan söylendiği zaman duyulan rahatsızlık ve huzursuzluk,
özellikle
otururken kişinin durumunda
değişiklik
yapmasına, oturduğu koltukta öne-arkaya veya sağa-sola hareket ederek, pozisyon
değiştirmesine
sebep olmaktadır. Bu pozisyon
değişikliğinin
ardında
büyük
bir ihtimalle "Keşke başka bir yerde olsaydım" duygusu yatmaktadır. Oturur durumda artan beden hareketleri
televizyondaki
açık oturum,
panel
veya
sohbet
türü
programlarda
sık sık görülmektedir.
Özellikle
"Kırmızı Koltuk" programında birçok
konuk
kendilerini
güç
durumda bırakan sorularda koltuğun sınırlarını zorlayan hareketler ve koltuk üzerinde mini gezintiler yapmaktadır. 4- Yalan söyleyen bir kişinin el jestleri azalırken, el sallama hareketi artmaktadır. Belki de böylece kişi elini silkme biçiminde hafif hafif sallayarak, sözleriyle ilgili sorumluluğun kendisine ait olmadığını anlatmak istemektedir. 5- Yalan söyleyen bir insanın yüz ifadesi
büyük
çoğunlukla normale çok
yakındır
. Bu alanda
uzmanlaşmadan
, bir kişinin mimiklerine bakarak yalan söylediğini anlamak çok
güçtür
. Yüz ifadesinde yalanı ele veren en önemli ipucu, kişinin gözlerini sık sık
konuştuğu
kişiden kaçırmasıdır. Bu araştırmalardan elde edilen bilgileri mutlak doğrular olarak değil, geçerIiliği tekrarlanmasına ve izlediği
sıraya
bağlı -her şeyden önemlisi- kişinin içinde bulunduğu bağlamın değerlendirilmesiyle anlam
kazanan
bir
anahtar
olarak kabul etmek gerekir. Yukarıda
sıralanan
özelliklerin varlığı kişinin yalan söylediğini değil, yalan söyleme ihtimalinin olduğunu gösterir. Bu araştırmaları sınamak için
çalışmalar
yapan başka araştırmacılar, yukarda
sıralanan
davranışların yalan veya samimiyetsizliği ortaya çıkartmak için kulIanılacak
anahtarın
kendisi değil, ancak bir parçası olduğunu söylemektedirler. Örneğin, bir
konuşma
sırasında
birdenbire
büyük
bir suçlamayla karşılaşmamız durumunda, bocalamamız, birçok kere elimizi yüzümüze götürmemiz, oturduğumuz yerde huzursuzluğumuzu yansıtan hareketler yapmamız mümkündür. Bu durumda suçlamaları yerinde, savunmalarımızı da
gerçek
dıŞl olarak mı kabul etmek gerekir? Benzer şekilde
iş
için mülakata çağrılan bir kişi, kendisine sorulan sorularla bunaldığı zaman elini birçok defa yüzüne götürebilir ve oturduğu yerde huzursuzluk işaretleri gösterebilir. Bütün bunların, adayın vereceği bilgilerin nasıl değerlendirileceğini bilememesinden ve hata yapmak endişesinden
kaynaklanmaSi
da muhtemeldir.
Sıralanan
sebeplerden ötürü bu işaretleri yalan söylemenin aşikar delilleri olarak değil, beynimizin içindeki düşünceler ve
gerçek
duygularla,
dış
dünyaya yansıyan ifadelerin bir çelişkisi olarak kabul etmek
daha
yerinde olur. Bu çelişki
gerçek
bir yalan olabileceği gibi, samimiyetsizlik, tereddüt veya şüphe de olabilir. Kaynak:hekimce Ekleyen:Semra Ak