Beden Dili Denen Olay
Saddam yakalandı. Tüm televizyon kanallarında
saç
sakal birbirine karışmış, bir adamın görüntüleri herşeyi ifade ediyordu. Çaresizliği ve bir bitişi. Diğer yandan sahip olduğu muazzam teknoloji ile, ne hava kuvvetleri, ne
deniz
kuvvetleri olmayan bir ülkeye karşı acımasızca, sebebi bile bilinmeyen bir savaşdan zaferle çıkmış komutan edasıyla, parlayan gözlerle Mr. W. Bush yine televizyonlarda boy gösteriyordu. O da galibiyeti gösteriyordu. Bu şekilde beden dilimizi istesek de istemesek de her
zaman
kullanırız. Bu toplumda
yaşamanın
gereğidir.
Çevremizdeki
insanlarla da ilişki kurarız. Onlardan oluşturduğu olaylar, farklı davranışlar karşısında duygularımıza engel olabiliriz, maske takarız ama beden dilimize engel olamayız. Çünkü her davranışın bir
yapısı
vardır ve bu
yapı
,
öğrenilebilir
. Bizde beden dili sayesinde karşımızdaki insanın iç dünyasını anlayamaya çalışırız. Çoğu
zamanda
kullandığımızın
farkında bile olmayız. Düşündüklerimizi ifade eden kelimeleri
değiştirme
şansına
sahip olmamıza rağmen, beden dilimizi
değiştiremeyiz
. İnsan gülmeden, ağlamadan yaşayabilir mi? Bir örnek vermek gerekirse, işlerimizden yada maddi imkansızlıkdan dolayı, çok
sıcak
bir yaz
günü
, beş yıldızlı
tatil
köyüne yaptırdığımız reservasyonu iptal ettirmemiz halinde, canımız sıkılır. Kaşlarımız
çatılır.
Hatta
bazı bayanlar işi daha da büyütüp, ağlamaya bile başlayabilirler. Bunu gören biri karşı taraf hiçbir şey demese bile, olumsuz durumu
kolayca
anlar. Frekans yada
elektrik
olayında, insanlar belki de beden dilini anlatmaya çalışıyorlar. İlk defa karşılaşan kız ve
erkekler
, bir müddet sonra “Nasıldı?”diye soran birine bazen “-
Elektrik
alamadım.”ya da “Kanım ısınmadı.”diye cevap verirler. Bu ilk etkileşimdir. Bunda etkili olan faktörler, beden dili, kişinin görünüşü, karşılaşma
sırasında
sarfettiği sözlerdir. Beden diline önem veririz. Bu dilin beraber yaşadığımız eşimiz,
çocuklarımız
tarafından algılanması bizi sevindirir. Yani gözlerimize bakarak, vermek istediğimiz
mesajın
alınmasından hoşnut oluruz.
Bakışlar kişiden kişiye değişse bile, yakın ilişki içinde bulunduğumuz kişiler bunu gayet
iyi
anlarlar. Bir de şunu düşünün. Yeni
doktor
ya da öğretmen oldunuz. Anadolu’nun bir kasabasına tayin ediliyorsunuz. Bu tayin olayı ile akraba ve yakın
çevre
ortamından uzaklaşıp, hiç bilmediğimiz, size yabancı gelen başka türlü gülen, başka türlü ağlayan insanlar arasına düşmüşsünüz demektir. O
zaman
“yalnızlık” çekersiniz. Hem beden dilinizi anlamazlar, hem
iletişim
sorunu yaşarsınız. O
zaman
insan belki de beden dilinin ve
iletişimin
değerini daha
iyi
anlayabilir.