Doğrucu Beden Dili
-“Ona kanım hiç kaynamadı”-“
Görüşmemizin
daha ilk
dakikasında
ona verdim notumu”-“Onda beni iten birşeyler var”-“Ne yalan söyliim adam bana pek
güvenilir
gelmedi”-“Size kanım okadar kaynadıki anlatamam. Sanki yıllardır sizi tanıyor gibiyim”.......v.s. şeklindeki sözleri mutlak duymuşsuzdur ya da bizlerde
kullanımışsızdır
. Eveeet buyrun beden dili. Siz ne kadar saklasanız da, beden diliniz doğrucu davut.. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovmuşlar beden diline dur sen kal demişler. Neden mi? Sözlerini beden dilleri kdara yeterince inandırıcı bulmamış olsalar gerek. Çünkü ağzınızla kuş ta tutsanız sözcüklerin karşınızdaki kişiyi etkileme gücü % 7 iken beden dilinin etkisi % 55. Hadi
ses
tonunuz da sözcüklerinize
güç
kattı % 45’lik bir etki yarattınız ama yine beden dili kadar etkileyici değil. 1960 ‘lı yıllarda Prof.Dr.Albert Mehribian yaptığı ve ileriki yıllarda da
iletişim
uzmanlarınca
desteklenen
bu veri de şu anlatılıyor. İnsanlar ne söylediğinizden çok onu beden diliniz ile nasıl söylediğinize, ne kadar doğruladığınıza bakıyorlar. Sözcüklerin beden ile orantılı olması sizi
iletişimi
güçlü
, anlaşılabilir, duygularını her yönden verebilen bir insan
yapıyorken
, aradaki zıtlık sizi
güvenilmez
, itibar edilmez bir kişilik olduğunuza yönelik
mesajlar
veriyor. İnsan vücudu müthiş bir biyolojik mühendistlik örneği. Beden dilini doğru
kullanamayan
insanlar için beden dili bir
iletişim
kara kutusu ve ancak o kara kutuyu bulup çözebilen insanlar
iletişim
bilgisine layıkıyla ulaşabiliyor. Çünkü
saçlarımızdan
ayak
parmaklarımıza
kadar
mesajlarla
doluyuzdur. Her kare
nerdeyse
bir
mesaj
verir.
Saçlarını
omuzdan geriye atarak size bakan bir bayan çapkınca
mesaj
verirken,
parmaklarıyla
kafanın yanlarını veya arkasını kaşıyan kişi dalgınlık, düşünce durumuyla ilgili
mesajlar
veriyordur.. .
Yurtdışında beden dilinin
önemini
ve gücünü bilen
kurumlar
, üniversiteler, politikacılar, emniyet teşkilatı beden dili eğitimleri almaktalar ya da organize etmekteler. İlk
izlenimlerinin
, ilk imajlarının 30 saniyede oluşacağını bilen bir kimse iş
görüşmelerinde
bu süreyi
başarıyla
kullanıp
,
görüşmenin
ilerleyişinde daha
rahat
olmaktadırlar. Beden dilinin karşı cinste ve farklı
kültürlerde
farklı yansımaları olacağını bilen bir kimse davranışları o kıstaslarda değerlendirir. Kolejli bayanların kitap taşırken kitaplarını gögüz bölgesinde iki avucuyla çarpraz şekilde tutarak taşıması normal bir davranışken, bunu bir erkeğin yapması yanlış
mesajlar
verecektir. Avrupa,
Amerika
ve ülkemizde küçük ve sevimli şeyleri severken başını okşamak normal bir davranışken bunun Sri Lanka, Hindistan gibi ülkelerde
yapılması
kıyametin kopmasına neden olur. Çünkü ruhun başta olduğuna inanılan bir
kültürde
bu inanılmaz yasak ve yanlış bir davranıştır. Bizde
bacak
bacak üzerine atma normal iken bir çok arap
kültüründe
bu karşısındaki kişiye hakarettir. Bizde hala
güneydoğu
da toprağa bereket gelsin, yağmur yağsın diye köyün imamıyla, şıhıyla yağmur duasına çıkılırken,
Günet
Etiyopya ve Bali tarlalara cinsel organa benzeyen heykeller dikilir. Ekranlarda
izlediğimiz
üzere bizde kurban bayramında kaçan inekleri ateş ederek vurmak
nerdeyse
normal karşılanırken, bunu Hindistan da
yapıyor
olmak kıyametlerin kopmasına sebep olur. İster beden dili olsun ister
konuşmak
olsun herşey daha anlaşılır olmak daha çok bir birimizi, kendimizi tanımaya yönelik
iletişim
şekilleridir. Çünkü beden dili kendimizi ifade etmemizi, karşımızdakini anlamamızı, kendi iç dünyamızı gözlemlememizi gibi v.s şeyleri yorumlamamıza
yardımcı
olur. Keşfetmek bir serüvendir ve beden dili de bu serüvenin
önemli
,
keyifli
bir bölümüdür. Doğrucu Beden dili kitabımda bu
seyahate
çıktım sizlerle.
Seyahat
bitti mi hayır daha yeni başladı, seminerlerle de devam. Bitecek mi?
Nerdeee
daha çok devam. Yunus Emrenin dediği gibi “Bir ben varki benden içeri”. İnsanın kendi içine
seyahatine
, kendini çözmesine ömrü yetmiyorki. İşimizi gücümüzü bırakıp kendimizi kendimize versek bile enaz
100
yıl sürer bu
seyahat
. Hadi rastgele,
yolunuz
açıkola