Selim’in Arabası – 1
Selim’in Arabası – 1
Selim günlerdir uyumuyor hep yapmaya çalıştığı arabasını çalıştırıp çalıştırmayacağını düşünüyordu.
Öyle büyük bir arabayı nasıl yapar ki bir çocuk diye düşündünüz değil mi? Haklısınız. Selim daha 12 yaşında bir çocuk. Ama araba da öyle benzinle çalışan trafiğe çıkacak bir araba değil ki.Tahtadan ve Selim’e göre bir araba.
Cihan dışarı çıkmak için hazırlanıyordu. Zil çaldı. Cihan “Selim kapıya bakar mısın? dedi. Biraz sonra kapı yeniden çaldı. Cihan:
-Selim !
Selim dalmıştı. Ne abisini ne de zili duyuyordu. En sonunda Cihan odasından çıkıp merdivenlerden indi. Selim’i salonda masa saatini açmış içine bakarken buldu.
-Selim sen ne yapıyorsun burda? Duymuyor musun deminden beri zil çalıyor? Allah Allah! deyip kapıyı açtı.
-Selamun aleyküm!
-Aleykümselam, hoşgeldin Uğur! Kusura bakma beklettim seni.Yukarda hazırlanıyordum.Buyur içeri geç, dedi.
-Önemli değil Cihan dedi Uğur.
Birlikte içeri geçtiler. Cihan “Selim bak bu benim arkadaşım Uğur” dedi.Selim, hemen masadan kalkıp yanlarına gitti.
-Hoşgeldin Uğur abi, nasılsın?
-İyiyim, sen?
-Ben de iyiyim.
- Ne yapıyorsun bakayım?
-Uğur abisi Selim hiç boş durmaz. Hep birşeylerle meşgul olur. Tamir etmeyi çok sever mesela, dedi Cihan.
-Abi ! lütfen dedi Selim.
-Yalan mı? Uğur:
-Masadaki saat mi?
-Evet Uğur abi.
-Bozulmuş mu?
-Sanırım. İlk önce pilini değiştirdim. Baktım çalışmadı. Ben de içini açtım. Yelkovan ilerlemiyor.
-Sen mi yapacaksın peki?
-Uğraşıyorum.
-Aferim sana. Ne kadar güzel.
Uğur sen onun yaptığı arabayı görsen çok şaşırırsın?
-Gerçekten mi? Araba mı yaptın?
-Yok Uğur abi, daha bitmedi.
-Uğurcuğum benim dedem marangoz. Selim onun atölyesinden bir kaç tahta ve zımpara aldı. Bahçede yapıyor.
-Bakabilir miyim Selim?
-Daha ortada bir şey yok ama olur.
Birlikte bahçeye çıktılar, garaja doğru ilerlediler. Selim arabasının malzemelerini babasının garajına bırakıyordu. Garaja girdiler.Yerde çeşitli uzunluk ve şekillerde tahtalar vardı.Uğur:
-Bunlar mı? dedi.
-Evet onlar.Daha yontuyorum şekil veriyorum. Yerde bulunan uzun tahtalardan birini eline alarak bunu tam yuvarlak silindir haline getireceğim, sonra da şu yuvarlak tahtalar var ya onların ortasını uzun tahtanın ucu kadar kesip birbirine geçireceğim.
-Böylece ön ve arka tekerlek olacak, dedi Cihan.
Uğur:
-Selim bu çok güzel. Daha şimdiden heyecan verici. Eğer tamamlayabilirsen arabanın radyosu benden, dedi.
Selim çok sevindi ve teşekkür etti. Cihan ve Uğur, Selim’le vedalaşıp çıktılar. Selim de eve girdi. Masa saatini yapmalıydı. Aslında arabasının yapımıyla da uğraşmak istiyordu. “Ahh! Nasıl da unutmuştu, ev ödevi de vardı. Hangi birini yapacaktı.Yarın okul var.En iyisi ev ödevini yapmaktı. Hemen odasına gitti. Defter ve kitaplarını çıkardı. İlk olarak Türkçe ödevini yapacaktı. Ödevi: “Acele işe şeytan karışır, Acele giden ecele gider” atasözlerini açıklayan birer kompozisyon yazmaktı. Başladı sildi bir daha başladı sildi. Aklına doğru dürüst bir şey gelmiyordu. “Neyse”, dedi.”Anneme bir sorayım.”
Selim’in annesi öğle yemeğini hazırladı. Tam masayı kuracaktı bir de baktı ki masanın üstünde ne ararsan var: Tornavida, pense, makas ve birsürü vida.
-Allah’ım bu Selim’in işi olmalı, diye söylendi ve masadaki döküntüleri alıp sehpaya koydu. Sonra da masa örtüsünü yayıp tabakları yerleştirdi. Selim’e seslenerek:
-Oğlum yemek hazır, gel!
-Tamam anne!
Selim aşağıya indi. Annesine:
-Anne, benim Türkçe ödevimi yapmakta zorlanıyorum yardım eder misin?
-Ödevin ne?
-Acele işe şeytan karışır, Acele giden ecele gider, atasözlerini açıklayan birer kompozisyon yazmak.
-Peki, sen düşündün mü hiç?
- Düşündüm ama aklıma bir şey gelmedi.
-Peki bulaşıkları yıkayayım, yardım ederim.