Postmodern ibadet için "Duamatik"
Koşuşturma içerisinde olan insanların birkaç dakikalığına da olsa iç huzuru sağlamalarına yardımcı olmayı amaçlan Oliver Sturm isimli Alman mucit "Duamatik"i icat etti.10 yıldır bu düşünce aklında olan Strum sonunda fikrini hayata geçirmeyi başardı.
Deutsche Welle'de yer alan habere göre Karlsruhe’deki Sanat Merkezi'nde otomatın ilk denemeleri yapıldı. Ayrıca bir süredir Berlin’deki Sophiensälen adlı sanat ve kültür evinin bahçesinde de bir dua otomatı bulunuyor.
Duamatik kabini, dışarıdan bakınca bir otomatik vesikalık fotoğraf kabinini andırıyor. Aslına bakarsanız, bir zamanlar öyleydi de... Fakat şimdilerde bu kabin bir dua otomatı olarak hizmet veriyor.
Bu kırmızı kutudan dışarı etkileyici bir müzik yansıyor. Bir perde, kabinin içindekileri dış dünyadan ayırıyor.
Aslında içi çok küçük. Fakat dua bir kez başladı mı, insanı alıp başka düşüncelere götürüyor. İşte dua otomatından bir örnek:
“İyi günler. Dua otomatına hoş geldiniz. Şimdi çok sayıda dua arasından size uygun olanı seçebilirsiniz. Ekrana dokunarak dininizi ve mezhebinizi seçiniz. Hangi duayı istediğinize karar verdiğinizde parmağınızla dokunun ve dua başlayacak…“
Günahlardan arınmanın modern biçimi
Bir defasında gözleri görmeyen bir ziyaretçi buranın bir porno film kabini olduğunu sanmış. Ama hayır, bu bir porno kabini değil. Tam aksine belki de burada cennet tacirliğinin modern bir biçimini görüyoruz.
Tıpkı 500 yıl kadar önce Katolik Kilisesi’nin yaptığı gibi! Kilise belirli bir bedel karşılığında Katoliklerin tüm günahlarının bağışlanmasını ve cennete gitmelerini garanti ediyordu. Ve “Madeni paranın sesi kutuda işitildiğinde, ruh Araf’dan dışarı fırlar“ sözleriyle inananlar bağış yapmaya çağrılıyordu.
Özetle bir zamanlar, inananlar parayla ruhlarının refahını satın almak zorundaydı. Şimdi bu dua otomatıyla günahlardan arınma biçiminin teknoloji çağında geri dönüşü yaşanıyor gibi...
Oliver Sturm, buluşuyla ilgili bazı eleştirileri şöyle anlatıyor:
“Genel olarak ahlaki yöndeki itirazlar, dua dinlemek için para atmak zorunda olunmasıyla ilgili. Bu bazıları tarafından dinsizlik olarak algılanıyor. Bir başka itiraz ise duaların demokratik bir şekilde sunulması, hiyerarşik açıdan değil. Fakat bazıları tarafından doğru olarak algılanmayacak hiçbir yol gösterici din yok. Dizaynı bilerek mümkün olduğunca demokratik ve tarafsız görünecek şekilde yaptık.“
Otomatın bir misyonu var
Sturm, otomattan elde edilen paranın dini amaçlarla kullanılmadığını vurguluyor. Aynı zamanda hiçbir din tacirliğinin de olmadığını söylüyor.
Ona göre, dua otomatının aydınlatıcı bir misyonu var. O da çağımızın hastalığı olan, her şeyi, herkesi ve ayrıca farklı dinlerin temsilcilerini memnun edecek bir şekilde yapabilmek.
Sturm kendini ne dindar olarak tanımlıyor ne de bir din eleştirmeni olarak. O daha çok etnolojik bir bakış açısıyla ilgileniyor.
Sturm, “Orada sohbet yok ya da yere bir seccade açamazsınız. Bütün düşünce dua dinlemekle ilgili. İnsanın derinlere dalıp orada sonsuz bir alan olduğunu fark etmesi zaten büyük bir olay“ diyor.
Her dilde dua var
Meksika’nın Yucatan bölgesine ait bir yağmur duasının bildiğimiz dualarla ne alakası var? Ya da Scientology Tarikatı’nın Özgürlük Duası’nı yorumsuz şekilde vermek tehlikeli bir propaganda değil mi? Ya da Hint dilinden Arapça’ya ya da Yunanca’ya kadar bütün bu dillerde dinlediğim dualarda ne anlatılıyor? Ve daha pek çok soru mevcut.
Ancak dua otomatının bu sorulara bir yanıtı yok.