ANADOLU 2
ANADOLU NOTLARI
Sizlere daha önce ANADOLU 1 isimli yazıyı yazmıştım. Daha duygusal daha
kişisel
bir yazı idi bu. Bu yazıdan itibaren ise biraz daha gerçekçi notlar düşmek istiyorum. İstiyorum çünkü yaklaşık beş yıldır Anadolu’yu daha da değerli ve bizim görüyorum.Bu topraklarda yaşayan kim isek O’NA sahip çıkmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ve gün gelip bu kültürü,
dünyanın
dört bir bucağına taşıdığı zenginlikleri anlayıp sindirdiğimiz
zaman
gerçek birliği bulacağımıza inanıyorum. Dikkatinizi çekerim ki
kullandığım
takma isim de ´anadoludan´
Aşağıdaki satırlar Alman dilinin önemli araştırma inceleme yazarlarından HELMUT UHLİG’in ‘’AVRUPA’NIN ANASI ANADOLU’ kitabından alıntılardır. Sizler için gerek bu
kitaptan
gerek başkalarından Anadolu için alıntılarım devam edecek. Bazen bir masal, bazen bir
efsane
ya da mitolojik bir öykü belki de yine bilimsel araştırmalar.
Yorumlarınız ve eleştirileriniz yolumu çizecektir; bekliyorum…
‘Anadolu Notları’ ismi Reşat Nuri GÜNTEKİN ’in aynı isimli kitabına bir saygı ifadesidir.
YONCANIZ…
‘Avrupa’nın Anası Anadolu ‘ diyor ki:
‘’
İstanbul
’un 1453 yılında
Türkler
tarafından fethinden sonra Batılı
ülkelerin
ortak
bilinci
,
Avrupa
’nın güneydoğu sınırlarınıİstanbul Boğazına çekti. Boğazın karşı tarafında ASYA başlıyor-
sadece
coğrafi açıdan değil. Katolik Hıristiyanların kalplerindeki sınır ise çok daha önce ve dar çizilmişti.Bu sınırlar
Avrupa
’nın ortalarından , İtalya’nın doğusuna kadar olan kısmı kapsıyordu. Bu durum sınırların ne kadar duygusal bir bakışla çizildiğini ve hatta bugün bile
Avrupa
’yı belirlemenin ve onu mantıki sınırlar içinde görmenin ve algılamanın ne kadar zor olduğunu gösteren bir kanıttır.
Avrupa adının da Asyalı bir prensesten geldiğini unutmamak lazım. Bu dikkate alındığında ,
dünyamızdaki
efsanelerin
,
insanların
gerçekliği rasyonel olarak algıladığı ve batı kültürü olarak adlandırılan
bilinç
biçimlerinden
farklı
olduğu gözlenmektedir.
Daha çok eski yıllarda Roma İmparatorluğu Anadolu’ya özgü bir kuruluş olmuştu. Daha önceleri tıpkı Makedonyalı İskender’in Yunanistan’ı gibi.
Ve
Avrupa
tam
doğal
coğrafi sınırlarına kavuşacakken ikiye bölündü: Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu. Buna iktidar hırsı ile parçalanan kilisenin
güç
grupları neden oldu.
Şairlerin ve tarihçilerin, masallar ve
efsaneler
, anlatılar ve yıllıklar halinde ortaya koyduğu bir çok tarihi belgeden de gördüğümüz üzere; Doğu ve Batı arasında bulunan bu bölgenin
--ANADOLU VE AKDENİZ
çevresi
—eski yüzyıllarda da hareketli olduğu anlaşılmaktadır. Burası eski uygarlıkların toplandığı bir
bölgedir
. Bugün bizim kültür olarak adlandırdığımız ve
insanların
yüzyıllar boyunca süren
gelişiminin
sonucunda
meydana gelen, ilk
bilinçli
yaşamsal
önemde fikirlerin ortaya çıktığı yer, burasıdır.’’
Dr. Yonca AYAS ŞAN