Kitap Üstüne Söylenenler (Resimli)
KİTABIMI AÇTIM Kitabımı açtım, çiçekler açtı.
Eski ormanlarda periler uyandı.
Yine maviydi
Yine maviydi
Mavi deniz Kitabımı açtım,
Acıktım,
Üç elma düştü gökten.
Uyudum, mutluluk kerevetinde.
Uyandım.
İyi kalpli kızın yalnızlığına ağladım. Kitabımı açtım, bulutlar açtı.
Kanatları rengâ
renk
kuşlar ıslandı.
Trenler, gemiler geçti önümden.
Filler, zürafalar sayfadan sayfaya atladı. Yürüdüm uzak yollar kadar.
Ne çıt dedim ne pıt,
Uyuyan devlerin yanında
Parmaklarımın ucuna bastım. Kitabımı açtım,
Yıldızlar açtı, gökkuşağı,
yağmur
ve ay…
Bahar oldu, yaz oldu,
Kar oldu açtı kitabım,
Ve kapatmak istemedim hiç!
Melek Çe İllüstrasyon: Cansu Kaykaç
Her
kitap
, tılsımlı bir saray. Kapıları her gelene açılmaz. Her
kitapta
kendimizi okuruz.
Kitaplar
metruk (terk edilmiş) kervansaraylar gibi boş. Onları dolduran senin kafan, senin gönlün…
Denize
atılan bir şişe her
kitap
. Asırlar, kumsalda oynayan birer
çocuk
.. İçine gönlünü boşalttığın şişeyi belki açarlar, belki açamazlar.
Cemil Meriç - Bu Ülke
Kurnaz
insanlar
okumayı küçümserler, basit
insanlar
ona hayran olurlar, akıllı
insanlar
ise ondan
faydalanırlar
.
Francis Bacon
Bizi ısıran ve bizi sarsan kitapları okumalıyız. Okuduğumuz
kitap
kafamıza balyoz
indirmiş
gibi bizi uyandırmıyor ise, neden okuma zahmetine girelim ki.
Kafka
Amerikalı
eğitimci
John Dewey, kalabalık
davetli
grubu eşliğinde doksanıncı
yaş
gününü
kutluyormuş. Bu mutlu
güne
gelen genç bir adam filozofun kütüphanesindeki
kitapları
işaret ederek Dewey’e: “Okuduğunuz bunca kitabın size ne
faydası
oluyor? diye sorunca, Dewey şöyle cevap vermiş: “Yaşlanmak, dağlara tırmanmaya benzer. Bilgiye ulaştığınız her zirve, tırmnacağınız
yeni
bir dağ demektir.”
Kitap; ışığa kapalı binaların gölgelerinde üşüyen bizlere, sımsıcak
dünyasını
açan vefalı bir
dost
… Gecenin ilerlemiş bir saatinde kapısını çalmamızdan rahatsız olmayan, kendisine
sırt
dönüp ayrılmamıza kırılmayan ve gönül koymayan bir
arkadaş
… Vermeyi çok seven, minnet etmeyen ve vermiş olmanın pişkinliğiyle şımarmayan bir yoldaş… Yeryüzünün en kuvvetli silahı artık ne tank, ne tüfek, ne cop, ne makineli tüfek, ne siyasi iktidar, ne de sermayedir. Bütün bunların sindiremeyeceği tersine onların hepsini birden sindiren kitaptır. Doğrusu, kitaba ve okumaya dair söylenecek çok şey var. Ancak ne söylenirse söylensin, hep eksik kalan bir şeyler olacak. Bazı şeyler vardır ki anlatılmaz yaşanır. Kitap böyle bir şey. A. Turan Alkan’ın ifadesiyle “Aşk gibi bir şeydir o.”
Nihat Dağlı
Kitaptan korkmamalıdır kimse. Kitaptan korkan, mesuliyet hissini öldürmüş olur. Mesuliyet hissi ölen kimsede ruh başka alemlere göçer. Geriye sadece ten klaır. Oysa insanı yaşatan ten değildir, candır. Yunus Emre’nin dediği gibi “Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil.” Dünü yarına taşıyan, insanı insana bağlayan da kitaptır. İnsan ya kitabı, ya ölümü seçer. Kitabı seçen uzun yıllar yaşar. Ölüm bile öldürmez onu. Çünkü ölümsüzlüğe ulaşmıştır eserleriyle. Herkesi öldüren ölüm, ölümü öldüren ise geride bıraktığımız eserlerimizdir. Ölen Mevlana’yı ölümsüz kılan Mesnevi’si değil midir?
Durdu Şahin
Cemil Meriç gece gündüz okurdu. Bu yüzden gözlerinin gücünü her gün biraz daha yitirdi. Ne var ki, o buna hiç aldırmaz, odasında masasının üstüne sandalye koyar, kendi de sandalyeye çıkarak kitabını ampüle 30 santim uzaklıkta tutardı. Bunu, elektirik ampülünü aşağıya kadar uzatacak kordona verecek parası olmadığı için yapardı. Bunca parasız oluşunun sebebi ise, eline geçen paranın tamamını kitaba yatırmış olmasıydı. Kendisine birşey sorduğunuzda, size verdiği karşılığın filanca yazarın filanca kitabının filanca sayfasında olduğunu belirti