Stanislavski'nin Oyunculuk Üzerine Düşünceleri
Stanislavski oyunculuğu psiko-fiziki bir eylem olarak görür. Yani oyunculuk aktörün psikolojik yapısında olusan duygu ve düsüncelerin, sahne üzerinde fiziksel yansimasidir.
Stanislavski insandaki denetlenemeyen duygusal yapiya “bilinç alti”adini vermektedir. Bir aktör için önemli olanda bilinç altini denetleyebilecek yollari ögrenmektir. Oyunculuk yönteminin amaci budur.
Stanislavski için tiyatro kültürel ve ahlaksal bir oyun yeridir. Tiyatro sanatini ortaya çikaran yalniz estetik degil onu etikle olan karışımıdır. Yaraticiligin temeli de disiplindir.
Stanislavski bir oyuncuda üç temel şart arar:
Disiplin, topluluğa uyma, çalışma.
Oyuncu bu üç temel şartı mutlak olarak yerine getirmeli ve tiyatro sanatinin gerektirdigi saglam bir sahne ahlakı edinmelidir. Gerçekten de belirli bir zaman süreci içinde yaratmak zorunda olan aktörler ister istemez kendilerine, özellikle sanatsal,yaratıcı amaçlari yönünden düzen vermeye,belirli ilkeler edinmeye zorunludurlar.
Stanislavski oyuncu olmaya karar veren kişilerin su temel ilkeye uymalarını ister:
“Bir yaratma öncesi durumun belirlenmesinde ilk kosul, amaç edindigim su ilkeye uymaktir: Kendinde sanati sev, sanatta kendini degil.”
Stanislavski bu ilkeye uymayan, karşı çıkan her aktörü yetenekli olup olmadigina bakmaksızın tiyatrosundan uzaklaştırmıştır.
Stanislavski oyuncularin diger sanatçilardan farkli olarak daha fazla çalışmak zorunda olduklarini söyler. Ona göre bir oyuncu kadar özel yasaminda kendini ihmal eden, gelişimini tamamlamak için çalışmaya gereksinme duyan kisi yoktur. Hemen her oyuncunun öne sürdügü vaktim yok savının da geçersiz oldugunu savunur.
Stanislavski’ye göre oyunun basarısı en büyügünden en küçügüne kadar tüm oyuncularin, teknik ekibin, yönetmenin, beraberce yardımlaşarak yaratabilmesiyle doğru orantılıdır.
Kısaca söylemek gerekirse kapıcısından biletçisine, vestiyerinden yer göstericisine, seyirci ile iliski kuranlar, yöneticiler, bürolarda çalisanlardan oyunculara dek herkesin piyes yazarinin temel düsüncesini aktarmakla yükümlü oldugunu vurgular. Bunlardan herhangi birinin aksamasi, tiyatronun temel amacının gerçeklesmesini engellemesi karsisinda alınacak tek ve dogru tavir o kisinin derhal tiyatrodan uzaklastirilmasi görüsünü savunur.
Tiyatro sanatinin dogru olarak kullanilabilmesi, temel amacina ulasmasi, Stanislavski’nin de belirttigi gibi saglam ve dogru bir sahne ahlaki edinmekten geçer. Birlikte yaratmanin da baska yolu oldugu düsünülemez.
Stanislavski insandaki denetlenemeyen duygusal yapiya “bilinç alti”adini vermektedir. Bir aktör için önemli olanda bilinç altini denetleyebilecek yollari ögrenmektir. Oyunculuk yönteminin amaci budur.
Stanislavski için tiyatro kültürel ve ahlaksal bir oyun yeridir. Tiyatro sanatini ortaya çikaran yalniz estetik degil onu etikle olan karışımıdır. Yaraticiligin temeli de disiplindir.
Stanislavski bir oyuncuda üç temel şart arar:
Disiplin, topluluğa uyma, çalışma.
Oyuncu bu üç temel şartı mutlak olarak yerine getirmeli ve tiyatro sanatinin gerektirdigi saglam bir sahne ahlakı edinmelidir. Gerçekten de belirli bir zaman süreci içinde yaratmak zorunda olan aktörler ister istemez kendilerine, özellikle sanatsal,yaratıcı amaçlari yönünden düzen vermeye,belirli ilkeler edinmeye zorunludurlar.
Stanislavski oyuncu olmaya karar veren kişilerin su temel ilkeye uymalarını ister:
“Bir yaratma öncesi durumun belirlenmesinde ilk kosul, amaç edindigim su ilkeye uymaktir: Kendinde sanati sev, sanatta kendini degil.”
Stanislavski bu ilkeye uymayan, karşı çıkan her aktörü yetenekli olup olmadigina bakmaksızın tiyatrosundan uzaklaştırmıştır.
Stanislavski oyuncularin diger sanatçilardan farkli olarak daha fazla çalışmak zorunda olduklarini söyler. Ona göre bir oyuncu kadar özel yasaminda kendini ihmal eden, gelişimini tamamlamak için çalışmaya gereksinme duyan kisi yoktur. Hemen her oyuncunun öne sürdügü vaktim yok savının da geçersiz oldugunu savunur.
Stanislavski’ye göre oyunun basarısı en büyügünden en küçügüne kadar tüm oyuncularin, teknik ekibin, yönetmenin, beraberce yardımlaşarak yaratabilmesiyle doğru orantılıdır.
Kısaca söylemek gerekirse kapıcısından biletçisine, vestiyerinden yer göstericisine, seyirci ile iliski kuranlar, yöneticiler, bürolarda çalisanlardan oyunculara dek herkesin piyes yazarinin temel düsüncesini aktarmakla yükümlü oldugunu vurgular. Bunlardan herhangi birinin aksamasi, tiyatronun temel amacının gerçeklesmesini engellemesi karsisinda alınacak tek ve dogru tavir o kisinin derhal tiyatrodan uzaklastirilmasi görüsünü savunur.
Tiyatro sanatinin dogru olarak kullanilabilmesi, temel amacina ulasmasi, Stanislavski’nin de belirttigi gibi saglam ve dogru bir sahne ahlaki edinmekten geçer. Birlikte yaratmanin da baska yolu oldugu düsünülemez.