Reji Kavramı
Sahnelemeden sorumlu ve sahnelemeyi yürüten kişi olarak yönetmenin görevleri şunlardır. (dramaturgla birlikte)
ön çalışma evresinde okuma, ders ve seminerler düzenlemek, oyun çözümlemesi yapmak (Sahne tasarımcıları ve sahne teknikçileriyle birlikte) sahne tasarımı temel fikrini saptamak, giysi tasarımı seçimini gerçekleştirmek, sahne teknik özelliklerini belirlemek;( yönetici ve oyuncularla birlikte) rol dağılımını düzenlemek; (yönetmen, yönetmen yardımcısı, yapım dramaturgu, sahne ve giysi tasarımcısından oluşan)yönetim ekibini oluşturarak sahneleme düşüncesini geliştirmek; ön çalışmalarla birlikte sahneleme sürecine geçmek; oyuncularla çalışarak rollerin incelenmesini ve biçimlendirilmesini sağlamak. ( hareketlerin yönetimi) ; tek tek sahneleri görsel ve mekansal olarak biçimlendirmek(sahne yönetimi); teknik oluşumu düzenlemek (ışıklama, sahne tekniği, projeksiyon, sahne etmenleri, müzik vb.) temsil süresince oyunu denetlemek.
Böylece yönetmenin görevleri, sahnelemenin özelliklerine bağlı olarak 4 ana öbekte toplanabilir:
1- Dramatik metin dilini sahne diline çevirmek
2- Eş güdümü sağlamak
3- Sahnesel biçimlendirme ve yorumlamayı gerçekleştirmek
4- Oyuncuları çalıştırmak
Özetle dile getirmek gerekirse yönetmen sahne mekanını (görsel boyutu içinde) devinimle değerlendiren (biçimlendiren) kişidir. Yönetmen drama sanatı açısından yorumlayıcı, tiyatro sanatı açısından yaratıcı sanatçıdır. Yönetmenin uygulayımı yazınsal metne, dramaya bağlı yorumlama olabileceği gibi, dramatik yapının eleştirel dönüşüme uğratılması biçiminde giderek dramatik metinden bütün bütüne özgür serbest yapım biçiminde olabilir.
OYUN ÇALIŞMASINDA REJİNİN GÖREVİ
“Tiyatro yönetmeninin görevi gerçeğin görünüşünü değiştirmek değil, gerçeği gizleyen örtüleri kaldırmaktır.”
Tiyatro yönetmeni bir orkestra şefi gibidir. Nasıl bir orkestra şefi elindeki çalgıların ne zaman ve neresi için gerekli olduğunu biliyor ve o gerekliliğe göre kullanıyorsa (bunun için şefin elindeki çalgıların verimini ve özelliğini bilmesi gerekir) yönetmen de elindeki sanatların özelliklerini ve kullanacağı yere göre değerlerini bilmek zorundadır.
Yönetmenin iki türlü etki alanı vardır. Birincisi oyuncuya karşı diğeri ise seyirciye karşı olan etki alanlarıdır. Daha doğru bir tanımla seyirciye ulaşmak için kullandığı araç olan oyuncuyu ve diğer sahnesel öğeleri iyi kullanmalıdır. Oyuncunun en büyük aracı olan sözcüklerin doğru iletimi için vurguya, tonlamaya dikkat edip bunların uygun hareketlerle ve mizansenlerle desteklenmesini sağlamalıdır. Ancak bu şekilde anlatmak istediği dünya görüşünü karşı tarafa geçirebilir. Fakat bu yeterli değildir. Bunun yanında yukarıda bahsedilen sahnesel etmenleri (dekor,ışık,müzik,kostüm,akseusar vb.) değerlendirmesi ve etkin bir şekilde kullanması gerekmektedir. Bunlar amaç olan seyirciye doğru bir iletimin sağlanması için basit anlamda yönetmenin yapması gereken uygulamalardır.
Yönetmen hem yaratıcı hem de bir yorumcu olmak durumundadır. Diğer sanat dallarını, bütün bu sanat dallarının bir bileşimi olan tiyatro içerisinde iyi bir şekilde yorumlamalıdır. Diğer taraftan yapacağı ekleme, çıkarma vb. gibi şeylerle estetik bütünlüğü ortaya çıkaran kişi olarak da yaratıcı bir özelliği vardır. Ayrıca yaratıcı özelliği sayesinde tiyatro da büyük önem taşıyan çağını yaşama veya çağına uygun eserler verme özelliğini sergileyebilmelidir.
Gerçek yönetmende bulunması gereken üç ana özellik şöyle sıralanabilir.
1. Dünya görüşü
2. Kişisel yaratıcılık
3. Bilimsel yetenek
Bu değişkenlere bağlı olarak her yönetmen için ayrı bir tanım yapılabilir ve ayrı bir uygulamadan bahsedilebilir. Yukarıda verilen üç ana özellik resim, müzik, edebiyat, mimarlık vb. gibi sanat dalları, psikoloji, sosyoloji, tarih, felsefe, dil gibi bilim dallarıyla dekor, giysi, oyunculuk vb. estetik ve teknik bilgilerle beslenmelidir. Yönetmenin tüm bunları yapabilmesi ve kendine uygun dünya görüşünü yaratabilmesi için çevresinde ve dünya üzerinde gerçekleşen olayları yakından izlemesi ve bunları yorumlayabilecek bir kapasiteye sahip olması gerekir. Diğer taraftan sahnedeki araçlarından olan oyuncu ve diğer insanlarla iletişimini sağlam bir temele oturtabilmesi için karakter yapısından anlaması gerekir. Tüm bunlarla birlikte gerekli birliği ve disiplini sağlayabilmek için otoriter olması gerekir. Kendini oyuna kaptırmamalıdır ve gerektiğinde kendisini eleştirebilmeli ve oyuna yabancılaşarak dışardan bakan bir göz olabilmelidir. Öz eleştiri gücü yönetmen için oldukça önemlidir.
Yönetmen kullandığı her şeyi tanımlamalı ve depolamalıdır. Kadro değerlendirmesi yaparak gruba uygun çalışmalar yapmalıdır. Bir kişinin yönetmen olabilmesi için yaşanan tüm süreçleri tam olarak özümsemesi gerekmektedir. Ayrıca yönetmende bulunması gereken en önemli özelliklerden birisi de adalet kavramıdır. Her yönetmenin mutlaka kendine göre bir sistemi vardır.
Uygulama Açısından Reji
Oyunun gelişim sürecinde iki ana bölüm vardır. Birisi daha önce dramaturgi konusu anlatılırken bahsedilen ve edebi metnin sahne metni haline getirilmesini amaçlayan kuramsal dramaturgi, diğeri ise yapılan kuramsal dramaturginin sahne üzerindeki yansıması olan deneysel dramaturgidir.
Öncelikle, özellikle yönetmen ve dramaturgun ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkan kuramsal dramaturgide edebi metin sahne metni haline getirilir. Burada amaç metnin sahne üzerine taşınmadan önce sağlam bir temele oturtulmasıdır.
Bu çalışmalarda metnin dünya görüşü, evrensel boyutu, gerekiyorsa çağdaşlaştırma çalışmaları (yapılan ekleme çıkarma çalışmalarıyla), detaylı karakter incelemeleri, topluluğun repertuarına ve yapısına uygunluğunun araştırılması, yazar ve dünya görüşü hakkında bilgi, vb. çalışmaların yapıldığı ve bu çalışmalar sonucunda sahne üzerine yansıtılacak bilgilerin depolanmasından oluşur.
Tüm bu çalışmalar daha önce de belirtildiği gibi oyunun yönetmeni ve dramaturgu tarafından yapılır. Oyunun diğer sorumluları (sahne tasarımcısı, kostümcüsü vb.) kuramsal dramaturginin ilerleyen bölümlerinde çalışmalara katılırlar. Tüm bu çalışmalarda kullanılan genel malzeme oyun metnidir denilebilir.
Oyunun gelişim sürecinin daha ileriki safhalarını oluşturan deneysel dramaturgide metnin yanında oyuncu, sahne ve ufak çaplı diğer sahnesel etmenlerde oyunun gereçleri arasına girer.
Kuramsal dramaturgi oyunun durağan veya fikri sonuçlarını ortaya çıkarırken, deneysel dramaturgi bu durağan ve fikri sonuçlara hareket verir.
Yönetmenin uygulaması daha çok deneysel dramaturgide görüldüğü için bahsedeceğimiz konularda bu doğrultuda olacaktır.
Rejisörün Oyun Üzerindeki Çalışmaları
Yönetmenin oyun üzerindeki çalışmaları üç evrede incelenebilir. Bunlardan ilki biraz önce bahsedilen kuramsal dramaturgidir. Metin üzerindeki çalışmalar oyunun organik değerlerini ortaya çıkarır. İkinci evre olan oyuncunu sahne üzerinde çalıştırılması, sözcüklere bir anlamda hayat verilmesi plastik değerleri ortaya çıkarır. Üçüncüsü ve sonuncusu da sahne tasarımı, ışık, müzik, kostüm gibi kavramları sonucunda ortaya çıkan teknik değerlerdir.
İlk bölümü oluşturan ve metnin yorumlanması olan organik değerlerde, yönetmen eldeki oyunun o aşamadaki tek gereci olan sözcükler sayesinde oyunun özünü ortaya koyar, niteliklerini ortaya çıkarır. Bu çalışmalar içerisinde oyunun geleceğine yönelik kullanacağı araçları ve araçları kullanma biçimini belirlemelidir.
İlk bölüm içerisinde yer alan diğer önemli bir konu da, oyundaki olay örgülerinin ve olay gelişiminde hangi karakterin ne kadar etkili olduğunun ortaya çıkarılmasıdır. Bu çalışmada güdülen genel amaç anlatılmak istenen dünya görüşünün karşı tarafa aktarımında karşılaşıla bilinecek engellerin ortadan kaldırılması ve anlatımın güçlendirilebilmesi için yapılabileceklerin ortaya çıkarılmasıdır. Bu çalışmalar yapılırken anlatımın güçlendirilmesi için olay örgüsü ve karakterlerin tanımlanmasının yanında, olayın geçtiği zaman ve mekanın da oyun türüne uygun olarak ortaya konması gerekmektedir. Yapılan tüm bu çalışmalar sonucunda oyuna aksiyon katacak olayların etkisi ve anlatım olanakları üzerinde durulur.
Olayın etkisi belirlenirken amaç olan seyirci kitlesinin özellikleri baz alınır. Seyirci özelliğine uygun olarak metinde ekleme ve çıkarmalar yapılabilir, ara veya ön oyunlar eklenebilir. Bunlar anlatımı destekleyecek yardımcı öğelerdir.
Daha sonraki aşama olan plastik değerlerde, yönetmenin sahne üzerindeki en önemli anlatım aracı olan oyuncunun oyuna uygun olarak çalıştırılması yer alır. Önemli bir değerdir, çünkü oyuncu olmadan hiçbir oyun anlam kazanmaz.
Yönetmen bir orkestra şefi olarak düşünüldüğünde, sahne üzerine geçmeden önce sahip olduğu tek nota sözcüklerdir. Plastik değerlerde bu notaların daha önceden belirlendiği gibi uygulanması için çalışmalar yapılır.
Bu çalışmalar öncelikle yönetmenin sistemine bağlı olarak sözcüklerin vurgu, tonlamasının verilmesiyle başlar. Vurgu ve tonlama çok önemlidir. Bir kelime doğru vurgu ve tonlama ile başka bir anlamda kullanılabilir ve hatta tam tersi bir anlam kazanabilir. Bu nedenle yapılan bu çalışma oldukça önemlidir. Bu çalışma sonrasında ise vurgu ve tonlamanın sağladığı anlatımın daha da pekiştirilmesi için oyuncunun da yaratıcılığıyla hareketler bütünü olan mizansenler eklenir. Ayrıca yavaş yavaş oyuncunun sahnedeki yeri, diğer oyuncularla iletişimi kesinlik kazanır.
Son aşama olan teknik değerlendirme aslında oyunun sahne üzerine taşınmasıyla başlayan bir süreçtir. Ancak tabi ki yapılan masa başı çalışmalarında temelleri atılmıştır.
Sahne üzerinde yavaş yavaş somutluk kazanmaya ve oyunun anlamını pekiştirmeye, anlatımın karşı tarafa geçmesi için etkisini göstermeye başlamıştır. Bu süreçte provalara katılan teknik elemanlar da daha önce belirlenen fikirleri ve sonradan ortaya çıkan fikirleri uygulamaya başlarlar. Bu uygulamada belirleyici olan etmenler, rejinin ve oyunun türüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Yapılan çalışmalar sonunda, yönetmen ve diğer sorumlu kadro oyunda gördükleri son eksiklikleri kontrol ederler. Bunlar arasında aksiyonun düşük olduğu ve sorun yaratabilecek yerler, fazlalık gibi görünen parçaların budanması veya eksik kaldığı düşünülen yerler için yapılacak yeni çalışmalar sayılabilir.
Tüm bu süreçler sonunda bir oyun sergilenme aşamasına gelmiş ve seyircilerin zihninde hayat bulması için gösterime hazır hale getirilmiştir.
ön çalışma evresinde okuma, ders ve seminerler düzenlemek, oyun çözümlemesi yapmak (Sahne tasarımcıları ve sahne teknikçileriyle birlikte) sahne tasarımı temel fikrini saptamak, giysi tasarımı seçimini gerçekleştirmek, sahne teknik özelliklerini belirlemek;( yönetici ve oyuncularla birlikte) rol dağılımını düzenlemek; (yönetmen, yönetmen yardımcısı, yapım dramaturgu, sahne ve giysi tasarımcısından oluşan)yönetim ekibini oluşturarak sahneleme düşüncesini geliştirmek; ön çalışmalarla birlikte sahneleme sürecine geçmek; oyuncularla çalışarak rollerin incelenmesini ve biçimlendirilmesini sağlamak. ( hareketlerin yönetimi) ; tek tek sahneleri görsel ve mekansal olarak biçimlendirmek(sahne yönetimi); teknik oluşumu düzenlemek (ışıklama, sahne tekniği, projeksiyon, sahne etmenleri, müzik vb.) temsil süresince oyunu denetlemek.
Böylece yönetmenin görevleri, sahnelemenin özelliklerine bağlı olarak 4 ana öbekte toplanabilir:
1- Dramatik metin dilini sahne diline çevirmek
2- Eş güdümü sağlamak
3- Sahnesel biçimlendirme ve yorumlamayı gerçekleştirmek
4- Oyuncuları çalıştırmak
Özetle dile getirmek gerekirse yönetmen sahne mekanını (görsel boyutu içinde) devinimle değerlendiren (biçimlendiren) kişidir. Yönetmen drama sanatı açısından yorumlayıcı, tiyatro sanatı açısından yaratıcı sanatçıdır. Yönetmenin uygulayımı yazınsal metne, dramaya bağlı yorumlama olabileceği gibi, dramatik yapının eleştirel dönüşüme uğratılması biçiminde giderek dramatik metinden bütün bütüne özgür serbest yapım biçiminde olabilir.
OYUN ÇALIŞMASINDA REJİNİN GÖREVİ
“Tiyatro yönetmeninin görevi gerçeğin görünüşünü değiştirmek değil, gerçeği gizleyen örtüleri kaldırmaktır.”
Tiyatro yönetmeni bir orkestra şefi gibidir. Nasıl bir orkestra şefi elindeki çalgıların ne zaman ve neresi için gerekli olduğunu biliyor ve o gerekliliğe göre kullanıyorsa (bunun için şefin elindeki çalgıların verimini ve özelliğini bilmesi gerekir) yönetmen de elindeki sanatların özelliklerini ve kullanacağı yere göre değerlerini bilmek zorundadır.
Yönetmenin iki türlü etki alanı vardır. Birincisi oyuncuya karşı diğeri ise seyirciye karşı olan etki alanlarıdır. Daha doğru bir tanımla seyirciye ulaşmak için kullandığı araç olan oyuncuyu ve diğer sahnesel öğeleri iyi kullanmalıdır. Oyuncunun en büyük aracı olan sözcüklerin doğru iletimi için vurguya, tonlamaya dikkat edip bunların uygun hareketlerle ve mizansenlerle desteklenmesini sağlamalıdır. Ancak bu şekilde anlatmak istediği dünya görüşünü karşı tarafa geçirebilir. Fakat bu yeterli değildir. Bunun yanında yukarıda bahsedilen sahnesel etmenleri (dekor,ışık,müzik,kostüm,akseusar vb.) değerlendirmesi ve etkin bir şekilde kullanması gerekmektedir. Bunlar amaç olan seyirciye doğru bir iletimin sağlanması için basit anlamda yönetmenin yapması gereken uygulamalardır.
Yönetmen hem yaratıcı hem de bir yorumcu olmak durumundadır. Diğer sanat dallarını, bütün bu sanat dallarının bir bileşimi olan tiyatro içerisinde iyi bir şekilde yorumlamalıdır. Diğer taraftan yapacağı ekleme, çıkarma vb. gibi şeylerle estetik bütünlüğü ortaya çıkaran kişi olarak da yaratıcı bir özelliği vardır. Ayrıca yaratıcı özelliği sayesinde tiyatro da büyük önem taşıyan çağını yaşama veya çağına uygun eserler verme özelliğini sergileyebilmelidir.
Gerçek yönetmende bulunması gereken üç ana özellik şöyle sıralanabilir.
1. Dünya görüşü
2. Kişisel yaratıcılık
3. Bilimsel yetenek
Bu değişkenlere bağlı olarak her yönetmen için ayrı bir tanım yapılabilir ve ayrı bir uygulamadan bahsedilebilir. Yukarıda verilen üç ana özellik resim, müzik, edebiyat, mimarlık vb. gibi sanat dalları, psikoloji, sosyoloji, tarih, felsefe, dil gibi bilim dallarıyla dekor, giysi, oyunculuk vb. estetik ve teknik bilgilerle beslenmelidir. Yönetmenin tüm bunları yapabilmesi ve kendine uygun dünya görüşünü yaratabilmesi için çevresinde ve dünya üzerinde gerçekleşen olayları yakından izlemesi ve bunları yorumlayabilecek bir kapasiteye sahip olması gerekir. Diğer taraftan sahnedeki araçlarından olan oyuncu ve diğer insanlarla iletişimini sağlam bir temele oturtabilmesi için karakter yapısından anlaması gerekir. Tüm bunlarla birlikte gerekli birliği ve disiplini sağlayabilmek için otoriter olması gerekir. Kendini oyuna kaptırmamalıdır ve gerektiğinde kendisini eleştirebilmeli ve oyuna yabancılaşarak dışardan bakan bir göz olabilmelidir. Öz eleştiri gücü yönetmen için oldukça önemlidir.
Yönetmen kullandığı her şeyi tanımlamalı ve depolamalıdır. Kadro değerlendirmesi yaparak gruba uygun çalışmalar yapmalıdır. Bir kişinin yönetmen olabilmesi için yaşanan tüm süreçleri tam olarak özümsemesi gerekmektedir. Ayrıca yönetmende bulunması gereken en önemli özelliklerden birisi de adalet kavramıdır. Her yönetmenin mutlaka kendine göre bir sistemi vardır.
Uygulama Açısından Reji
Oyunun gelişim sürecinde iki ana bölüm vardır. Birisi daha önce dramaturgi konusu anlatılırken bahsedilen ve edebi metnin sahne metni haline getirilmesini amaçlayan kuramsal dramaturgi, diğeri ise yapılan kuramsal dramaturginin sahne üzerindeki yansıması olan deneysel dramaturgidir.
Öncelikle, özellikle yönetmen ve dramaturgun ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkan kuramsal dramaturgide edebi metin sahne metni haline getirilir. Burada amaç metnin sahne üzerine taşınmadan önce sağlam bir temele oturtulmasıdır.
Bu çalışmalarda metnin dünya görüşü, evrensel boyutu, gerekiyorsa çağdaşlaştırma çalışmaları (yapılan ekleme çıkarma çalışmalarıyla), detaylı karakter incelemeleri, topluluğun repertuarına ve yapısına uygunluğunun araştırılması, yazar ve dünya görüşü hakkında bilgi, vb. çalışmaların yapıldığı ve bu çalışmalar sonucunda sahne üzerine yansıtılacak bilgilerin depolanmasından oluşur.
Tüm bu çalışmalar daha önce de belirtildiği gibi oyunun yönetmeni ve dramaturgu tarafından yapılır. Oyunun diğer sorumluları (sahne tasarımcısı, kostümcüsü vb.) kuramsal dramaturginin ilerleyen bölümlerinde çalışmalara katılırlar. Tüm bu çalışmalarda kullanılan genel malzeme oyun metnidir denilebilir.
Oyunun gelişim sürecinin daha ileriki safhalarını oluşturan deneysel dramaturgide metnin yanında oyuncu, sahne ve ufak çaplı diğer sahnesel etmenlerde oyunun gereçleri arasına girer.
Kuramsal dramaturgi oyunun durağan veya fikri sonuçlarını ortaya çıkarırken, deneysel dramaturgi bu durağan ve fikri sonuçlara hareket verir.
Yönetmenin uygulaması daha çok deneysel dramaturgide görüldüğü için bahsedeceğimiz konularda bu doğrultuda olacaktır.
Rejisörün Oyun Üzerindeki Çalışmaları
Yönetmenin oyun üzerindeki çalışmaları üç evrede incelenebilir. Bunlardan ilki biraz önce bahsedilen kuramsal dramaturgidir. Metin üzerindeki çalışmalar oyunun organik değerlerini ortaya çıkarır. İkinci evre olan oyuncunu sahne üzerinde çalıştırılması, sözcüklere bir anlamda hayat verilmesi plastik değerleri ortaya çıkarır. Üçüncüsü ve sonuncusu da sahne tasarımı, ışık, müzik, kostüm gibi kavramları sonucunda ortaya çıkan teknik değerlerdir.
İlk bölümü oluşturan ve metnin yorumlanması olan organik değerlerde, yönetmen eldeki oyunun o aşamadaki tek gereci olan sözcükler sayesinde oyunun özünü ortaya koyar, niteliklerini ortaya çıkarır. Bu çalışmalar içerisinde oyunun geleceğine yönelik kullanacağı araçları ve araçları kullanma biçimini belirlemelidir.
İlk bölüm içerisinde yer alan diğer önemli bir konu da, oyundaki olay örgülerinin ve olay gelişiminde hangi karakterin ne kadar etkili olduğunun ortaya çıkarılmasıdır. Bu çalışmada güdülen genel amaç anlatılmak istenen dünya görüşünün karşı tarafa aktarımında karşılaşıla bilinecek engellerin ortadan kaldırılması ve anlatımın güçlendirilebilmesi için yapılabileceklerin ortaya çıkarılmasıdır. Bu çalışmalar yapılırken anlatımın güçlendirilmesi için olay örgüsü ve karakterlerin tanımlanmasının yanında, olayın geçtiği zaman ve mekanın da oyun türüne uygun olarak ortaya konması gerekmektedir. Yapılan tüm bu çalışmalar sonucunda oyuna aksiyon katacak olayların etkisi ve anlatım olanakları üzerinde durulur.
Olayın etkisi belirlenirken amaç olan seyirci kitlesinin özellikleri baz alınır. Seyirci özelliğine uygun olarak metinde ekleme ve çıkarmalar yapılabilir, ara veya ön oyunlar eklenebilir. Bunlar anlatımı destekleyecek yardımcı öğelerdir.
Daha sonraki aşama olan plastik değerlerde, yönetmenin sahne üzerindeki en önemli anlatım aracı olan oyuncunun oyuna uygun olarak çalıştırılması yer alır. Önemli bir değerdir, çünkü oyuncu olmadan hiçbir oyun anlam kazanmaz.
Yönetmen bir orkestra şefi olarak düşünüldüğünde, sahne üzerine geçmeden önce sahip olduğu tek nota sözcüklerdir. Plastik değerlerde bu notaların daha önceden belirlendiği gibi uygulanması için çalışmalar yapılır.
Bu çalışmalar öncelikle yönetmenin sistemine bağlı olarak sözcüklerin vurgu, tonlamasının verilmesiyle başlar. Vurgu ve tonlama çok önemlidir. Bir kelime doğru vurgu ve tonlama ile başka bir anlamda kullanılabilir ve hatta tam tersi bir anlam kazanabilir. Bu nedenle yapılan bu çalışma oldukça önemlidir. Bu çalışma sonrasında ise vurgu ve tonlamanın sağladığı anlatımın daha da pekiştirilmesi için oyuncunun da yaratıcılığıyla hareketler bütünü olan mizansenler eklenir. Ayrıca yavaş yavaş oyuncunun sahnedeki yeri, diğer oyuncularla iletişimi kesinlik kazanır.
Son aşama olan teknik değerlendirme aslında oyunun sahne üzerine taşınmasıyla başlayan bir süreçtir. Ancak tabi ki yapılan masa başı çalışmalarında temelleri atılmıştır.
Sahne üzerinde yavaş yavaş somutluk kazanmaya ve oyunun anlamını pekiştirmeye, anlatımın karşı tarafa geçmesi için etkisini göstermeye başlamıştır. Bu süreçte provalara katılan teknik elemanlar da daha önce belirlenen fikirleri ve sonradan ortaya çıkan fikirleri uygulamaya başlarlar. Bu uygulamada belirleyici olan etmenler, rejinin ve oyunun türüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Yapılan çalışmalar sonunda, yönetmen ve diğer sorumlu kadro oyunda gördükleri son eksiklikleri kontrol ederler. Bunlar arasında aksiyonun düşük olduğu ve sorun yaratabilecek yerler, fazlalık gibi görünen parçaların budanması veya eksik kaldığı düşünülen yerler için yapılacak yeni çalışmalar sayılabilir.
Tüm bu süreçler sonunda bir oyun sergilenme aşamasına gelmiş ve seyircilerin zihninde hayat bulması için gösterime hazır hale getirilmiştir.