Paskalya Adası Heykelleri
1-SAYFA | 2-SAYFA | 3-SAYFA | 4-SAYFA | 5-SAYFA | 6-SAYFA | 7-SAYFA | 8-SAYFA | 9-SAYFA |
Denizciler tarafından keşfedilen Paskalya Adası'ndaki 974 dev heykelin sırrı çözülemiyor.Adadaki moailerin(Heykellerin)büyüklüğü birkaç ton ağırlık ve 12 m uzunluktan yaklaşık 220 m uzunluk ve 150-165 ton ağırlığa kadar değişiyor. Bugüne kadar bilimadamları adada bu tip 887 heykel olduğunu saptadılar; heykellerin ortalama ağırlıkları 13 ton ve ortalama boyları 39 m'ydi. 887 heykelden sadece 288'i şu anda bulundukları yerde durmaktadır; diğerleri ya taş ocağında ya da taşınma sırasında adaya saçılmış halde bulunmaktadır.
Adayı keşfeden ilk avrupalı Hollanda'lı bir amiral olan Jakob Roggeveen'di; Roggeveen adayı 1722 yılının Paskalya döneminde keşfetti ve adaya bu ismi verildi. Arkeologlar Polinezyalıların adayı M.S. 400 yılında keşfettikleri konusunda kanıtlar olduğunu söylüyorlar ve bilimadamlarının çoğu bu görüşe katılıyor olsada, bazıları gerçekte adaya ilk yerleşenlerin Güney Amerika halkı olduğunu düşünüyor
Tarih boyunca tüm uygarlıklar, varlıklarını kanıtlamak istercesine arkalarında çeşitli izler bıraktılar. Çeşitli amaçlarla ve türlü biçimlerde inşa edilen dev heykeller de bugüne armağan edilen en ilginç eserler arasında.
Yeşilliğin bol, ağacın ise neredeyse hiç olmadığı Paskalya Adası, Şili'ye 3 bin 200 kilometre uzaklıktaki volkanik bir bölge. 1722 yılında Hollandalı denizci Jacop Roggeveen tarafından, paskalya gününde keşfedildiği için bu isimle anılan adanın dev heykellerini Norveçli etnolog Thor Heyerdahl dünyaya duyurdu. Heyerdahl, 1958'de yayımladığı "Aku Aku" adlı kitabını, 974 heykeli tek tek inceleyerek oluşturdu. Araştırmalar, heykellerin kıyıya oldukça uzaktaki taş ocaklarında ve son derece ilkel ufak tefek araçlarla yapıldığını ortaya çıkardı. Daha da ilginci, kimileri henüz yapım aşamasında, bilinmedik nedenle terk edilmişti. Araştırmalara rağmen heykellerin taş ocaklarından kıyıya nasıl taşındığına dair bir veriye rastlanmadı. Bu durumda heykellerin kimler tarafından yapıldığına ve neyi simgelediğine ait sorular, uzaya seyahatlerin yapıldığı günümüzde bile yanıtlanamadı.
Efsaneler adası
Yüzlerindeki gururlu ifadeyle duran heykellerin boyu 10-20 metre arasında değişiyor. Ağırlıkları ise ortalama 50 ton.
Hepsi deniz ufkuna, boşluğa doğru meraklı ve endişe dolu gözlerle bakan heykeller, görenlerde meçhul bir şeyi bekledikleri izlenimini yaratıyor
Tarihçilerden doğa bilimcilerine, turistlere kadar tüm görenlerin ilgisini üstüne toplayan dev heykeller hakkında efsaneler de var. Bir varsayıma göre, Polinezya kökenli bir kavim dördüncü yüzyılda buraya yerleşti ve büyük bir medeniyet kurdu; dev heykelleri yapanlar da onlardı. Başka bir inanış ise yerliler arasında anlatılan bir efsaneye dayanıyor. Buna göre adada biri uzun kulaklı, diğeri kısa kulaklı insanlardan oluşan iki ayrı kabile vardı. Bunlar arasında amansız bir savaş başladı ve medeniyet çöktü. Heykeller çöken medeniyeti simgelemesi için yapıldı.
Ada ve heykellerin geçmişiyle ilgili bilgilerin büyük bölümü rivayete dayanıyor ve bu nedenle de net bilgiye ulaşılamıyor. Ancak net olan bir şey var ki, volkanik kayalardan yontulan 50 ton ağırlığındaki sır dolu heykellere sahip adanın popülaritesi gün geçtikçe artıyor. 1960 yılına kadar yılda sadece bir geminin uğradığı Paskalya Adası günümüzde turistlerin ilgisini çekiyor ve uçaklar dolusu turist bu adaya akın ediyor.
Adada yaşayan insanlar bugün bile deşifre edilemeyen ve Rongorongo adı verilen yazılı bir dile sahipti. Bu dilde yazılmış sadece 26 tahta tablet bulunmaktadır ve anlamları henüz belirlenmemiştir. Ayrıca adada kuşları ve erken dönemde yerleşen halkı betimleyen pek çok petroglifler (taş üzerine oyma resimler) bulunmaktadır. Bunlar hayatta kalan nesillerin nasıl yaşadıklarını ve günlük yaşamda neler yaptıklarını gösteren bir günce gibiydi. Paskalya Adası'ndaki büyük gizemlerden biri insanların neden bir anda moai inşa etmekten vazgeçtikleridir. Bilimadamları adanın nüfusunun son çok fazla arttığını ve bunun ekosistemde genel halkı beslemeye yetmeyecek kadar büyük bir hasar oluşturduğu teorisini ileri sürmektedir. Kanıtlara göre daha sonra Paskalya Adası'nın yerlileri kanlı bir iç savaşa sürüklendiler; bazıları bu iç savaşın yamyamlık ile sonuçlandığına inanmaktadır. Bu sırada tüm heykeller ada halkı tarafından yerlerinden söküldü; arkeologlar moaileri ancak yakın bir zamanda ayağa diktiler. BBC'nin websitesindeki bir makaleye göre (www.bbc.co.uk) adaya Batılılar tarafından getirilen çiçek ve frengi gibi hastalıklar ve kölelik yerli halkın nüfusunu 1877 yılında 111'e düşürdü. Adanın Şili tarafından 1888 yılındaki ilhakından sonra ise nüfus bugünkü yaklaşık 3800 rakamına ulaştı.