Hata olsun ama yanlış olmasın
İş
dünyasındaki
bir anlayışa göre
iş
yapan hata da yapacaktır. Hatta daha da ileri götürelim. Bir kişi eğer hiç hata yapmıyorsa
iş
yaptığından bile şüphe edilebilir.
İş
yapılan yerde ufak tefek, bazen de büyük hatalar yapılabilir. Önemli olan hata yaptığınızı bilmeniz, bunu sahiplenmeniz, hatanızın sahipsiz bir
top
gibi oradan oraya atılmasına izin vermemeniz. Hatalarına sahip çıkanlar, az hata yapma
yolunda
ilerleyen cesur
yolculardır
. Bu kişiler,
iş
hayatında
adım adım başkalarının hatalarını düzeltmek için yükseleceklerdir. Önemli olan hem kendi, hem de başkalarının yaptığı hataları, hata olarak görebilmek, onları analiz edebilmek ve onlardan ders alabilmek. Hataların hiç beklenmeyen
fırsatlara
dönüşmesi de işin cabası. Thomas Edison´´´´a, 999 denemeden sonra yaptığı bininci deneyde ampulü bulmasıyla ilgili olarak şöyle bir soru yöneltmişler: 999 kez hata yapmanıza rağmen, bininci deneyi yapacak
gücü
nereden buldunuz? Edison şu yanıtı vermiş: "Ampulün icadı bin aşamalı bir süreçti. Hata gibi görünen ilk 999 aşama, bininci ve son aşamaya götüren öğretilerle doluydu. Eğer bu hatalar yapılmasaydı, ampulu kim bilir kim, ne
zaman
bulacaktı..." Bir başka
hikaye
de, 3M şirketinin hataları sayesinde önemli
ürünleri
bugünlere getirdiği anlatılır.
Ofislerde
üzerine küçük notlar yazmak için
kullandığımız
Post-it´´´´ler örneğin, bir hata sonucu bulunmuştur. 1900´´´´lerin başında 3M şirketinin yöneticileri, araştırma geliştirme (Ar-Ge) bölümüne
dünyanın
en
güçlü
yapışkanını geliştirme talimatı verirler. Yapılan uzun çalışmalardan sonra Ar-Ge bir yapışkan geliştirir. Ancak buldukları bırakın
dünyanın
en
güçlü
yapıştırıcı olmasını, belki de en zayıfıdır. Öyle ki, küçük bir
bebek
bile yapıştırılan nesneyi iki parmağıyla hafifçe çektiğinde nesne kolaylıkla gelmektedir. 3M şirketi, şayet Ar-Ge ekibini hatasından dolayı
cezalandırsaydı
ve buluşlarını çöpe atsaydı, bugün 3M
firmasını
dünyaya
tanıtan ve en büyük şirketlerinden birisi yapan Post-it olmayacaktı. Başka bir büyük hata sonucunda ise 20´´´´nci yüzyılın en büyük keşiflerinden birisi olan ışığın
hızının
sabit olduğu bulundu. Deneyi yapan iki Amerikalı fizikçi, ışığın boşlukta yayılamayacağını ispat etmeğe çalışırken deney sonuçlarına göre teorilerindeki hatayı kabul ederek bu büyük doğruya ulaştılar. Hatta bununla Nobel
ödülü
bile aldılar. Pluton gezegeninin keşfi de yine bir hata sonucu olmuştur. Ayrıca uzay çalışmaları sonucu yapılan bazı hatalarla büyük buluşlar ortaya çıkıyor. Bugün
dünya
şirketleri, hata yapanları
cezalandırmıyor
. Tam tersine, hata yapmayanları bünyelerinde barındırmıyor. Hata yapmamanın iki nedeni olabilir: Birincisi,
iş
yapmayanlar hiç hata yapmaz. İkincisi, risk almaktan çekinenler hata yapmaz. Hata yapma pahasına risk alma kültürü, bugünün
iş
dünyasında
hızla
yaygınlaşıyor. Hatalar böyle... Kabul edildikleri takdirde sürprizlerle ve deneyimlerle dolular. Peki ya yanlış yapmak? O başka. Hata masumdur. İyi ve faydalı olsun diye çalışılırken yapılır. Hata da kasıt yoktur. Yanlış da ise kasıt vardır. Bile bile ve art niyetle yapılır; içinde hile, düzenbazlık vardır. İşte bu, hatayla - yanlışı ayıran en önemli
özelliktir
. Hata iyi huyludur, yanlış ise kötü. Hatalar affedilir, yanlışlar ise cezalandırılır. İşte bu yüzden, iş hayatındaki hatalara tolerans gösterilirken yanlışlara tepki, çok sert olmaktadır. İş hayatında işte yapılan yanlışların yanı sıra insana, çalışana yapılan yanlışlar en tehlikeli olanlardır. Bunlar hiç unutulmaz ve bu yanlışları yapanlara hiç unutamayacakları şekilde geri dönerler. Siz siz olun, hata yapmaktan korkmayın. Ama yanlış yapmaktan uzak durun. Zira yanlışın zararı, hiç tahmin edemiyeceğiniz kadar büyük ve ölümcül olabilir.