KOZMOLOJİ
1-SAYFA | 2-SAYFA | 3-SAYFA | 4-SAYFA | 5-SAYFA | 6-SAYFA | 7-SAYFA | 8-SAYFA | 9-SAYFA |
KOZMOLOJİ
Her ne kadar kozmoloji sözcüğü nispeten yakın zamanlı bir sözcük olsa da, evren tarih boyunca bilim, felsefe, ezoterizm ve din gibi farklı disiplinler tarafından araştırma konusu olmuştur.
Evrenbilim[1] (Evren bilimi[2]) veya Kozmoloji bir bütün olarak evreni konu alan bilim dalının ismidir. Kozmoloji sözcüğü Yunanca κοσμολογία (cosmologia, κόσμος (kozmos) düzen + λογια (logia) söylev) sözcüğünden türemiş olup Türkçeye[3]. Her ne kadar kozmoloji sözcüğü nispeten yakın zamanlı bir sözcük olsa da, evren tarih boyunca bilim, felsefe, ezoterizm ve din gibi farklı disiplinler tarafından araştırma konusu olmuştur. Kozmoloji ise bir sözcük olarak ilk kez 1730 yılında Christian Wolff'un Cosmologia Generalis isimli eserinde kullanılmıştır.
Kozmoloji ile uğraşan bilim adamlarına kozmolog veya evrenbilimci denir. Çağdaş yazında kozmoloji veya evrenbilim ile genelde fiziksel kozmoloji kastedilmektedir. Bu bağlamda, kozmologlar kozmoloji çalışmaların içerisinde astronominin yanı sıra birçok bilim dalını da kullanırlar: biyolojiden matematiğe kadar. Kozmoloji evrenin yapısını, tarihini ve geleceğini inceler. Fiziksel evrenin bir bütün olarak kavranıp anlaşılmasını sağlamak amacıyla, doğa bilimlerini, özellikle gökbilim ve fiziği bir araya getirir.
Farklı dallarda kozmoloji
Yakın zamanda, fiziksel kozmoloji olarak adlandırılan ve evrenin bilimsel gözlem ve deney yoluyla anlaşılmasını konu edinen bağlamda fizik ve astrofizik bilimleri merkezî bir konumdadırlar. Fiziksel kozmoloji, evrenin büyük patlama (big bang) sonrası yaklaşık olarak 13.7 ± 0.2 milyar (109) yıl önce ortaya çıktığını ve evrenin tarihinin başlangıcından sonuna kadar tamamen fizik kanunları tarafından idare edilen düzenli bir süreç olduğunu ortaya koyar.
Felsefî bir açıdan evreni inceleyen metafiziksel kozmoloji ise çok eski bir disiplin olup evrenin, insanın, tanrının ve/veya onların ilişkilerinin doğasını aklî ve ruhânî deneyimler ve/veya gözlemler sonucu açıklamaya, sezgisel çıkarımlar bulmaya çalışır.
Dinî kozmoloji ise fiziksel kozmolojiden ziyade metafiziksel kozmolojiye yakın olan ve evrenin tarihi ve doğasının belirli bir dinî bağlamda incelenmesinden ibarettir. Farklı dinlerin inanç yapıları oldukça farklı olduğu gibi evrene bakış açıları da oldukça farklıdır. Bu sebeple her dinin bir veya daha fazla farklı dinî kozmolojik görüşleri bulunmaktadır. Ayrıca kozmoloji sıklıkla dinlerin ve mitolojilerin var oluş ve gerçeğin doğasına dair görüşlerinde de önemli bir yer edinir. Bazı durumlarda, evrenin yaratılışı (kozmogoni) ve yok edilişi, son buluşu (eskatoloji), dinî bağlamda, insanın evrendeki konumu ve kimliği açısından önemli bir yer işgal etmektedir.
Daha ziyade çağdaş bir ayrışık disiplin de ezoterik kozmolojidir ki bu dinî ve felsefî bağlamdaki kozmoloji anlayışlarına yakın olsa da geleneklerden daha ayrık ve belirli bir dogmatik itikaddan bağımsız, sıklıkla inançtan ziyade özellikle çağdaş entelektüel anlayışa dayanan, ve ruhâniliği sadece biçimlendirici bir kavram olarak gören bir kozmoloji anlayışını tanımlamaktadır.
Tarih boyunca farklı kozmoloji fikirleri
Tarih boyunca kozmoloji dünyanın birçok farklı bölgesinde farklı şekillerde farklı medeniyetlerce keşfedilmiş, çeşitli kozmogoniler, evrenin ortaya çıkışına dair hikâyeler ortaya atılmıştır. Kozmoloji anlayışı sıklıkla din ile içiçe olmuş, kutsal sayılan dinî metinlerde kendine yer bulmuştur. Bunun sonucu olarak kozmoloji ve kozmogoni topluluk ve hatta birey bağlamında farklı değerlendirmelere yol açmıştır. Farklı dinler arasındaki dinî farklılıklar bu dinlerin ortaya attığı kozmoloji ve kozmogonilerde de görülebilir.
Mezopotamya kozmolojisi
Mezopotamya halklarının kozmolojik görüşleri çağdaş fiziksel kozmolojinin ilk örneklerinden biri, hatta bazı bilim adamlarınca ilk örneği olarak kabul edilir; zira bu kozmoloji anlayışında matematik ve deneysel gözlem önemli bir yer edinmiştir. Özellikle Babilliler matematiksel hesaplamalar ve deneysel gözlemlerle gök cisimlerinin hareketleri konusunda büyük ilerleme katetmişlerdi ve evreni bu şekilde, dönemin ve daha sonraki dönemlerin daha ziyade dinî kozmoloji anlayışlarına oranla, bugünkü standartlara göre daha fiziksel olarak ele almışlardır. Bununla birlikte bu medeniyetlerce geliştirilen kozmoloji teorik bir alt yapı barındırmamaktadır ve bu bazı bilim adamlarının fiziksel kozmolojinin kökenini Antik Yunan olarak görmesine yol açmıştır[4].
Hindu kozmolojisi
Hindu kozmolojisi tarihte bilinen ilk evren modelini barındırır ve Hinduizmin kutsal Vedik metinlerinden Rig-Veda'da açıklanmıştır. Buna göre evre genişleme ve tamamen yıkıma uğrama arasında gidip gelir. Çok daha yoğun bir formdan (ki bu noktaya Bindu denir) genişlemiştir. Evren canlı bir özdür ve sürekli olarak devam eden bir doğum, ölüm ve yeniden doğum döngüsü içerir.
Vedik metinlerin en eskileri olan Samhitalar oldukça basit bir kozmolojiye yer verir ve bu kozmoloji genelde iki veya üç parçalı bir yapıya sahiptir: (ikili olduğu durumda) gök-arz veya (üçlü olduğu durumda) gök-atmosfer-arz. Bu noktada kozmogoni belirsizdir ve yaratımcılık fikri çok vurgulanmamıştır. Hatta Rig-Veda'da bulunan ve kozmogoniye ilişkin olan bazı ilahilerde evrenden önce hiçbir şeyin, tanrılar dahil, var olmadığından veya var olup olmadığının belirsizliğinden bahsedilir[5]; tanrıların var oluşları ile evrenin var oluşu arasındaki ilişki genel olarak belirsizdir ve birkaç çeşitli kozmogoniler Rig-Veda'da yer alır: 10. kitaptaki 90. ilahi gibi[6]. Ayrıca Rig-Veda'daki kozmoloji ile ilgili şarkılarda rita yani evrensel düzen kavramı bulunur. Bu metinlerden yaklaşık bin yıl sonra yazılmış olan (yaklaşık olarak M.Ö. birinci bin yılda) Upanişadlarda ise bu temel ve basit kozmoloji anlayışı gelişir ve özellikle felsefî olarak da derinleşir. Upanişadik "evrensel yumurta" temeli bundan sonraki dönemde Hindu kozmolojisinin temelini arz eder. Evrensel döngü vurgusu bu kozmolojide büyük bir rol oynar ve sonuç olarak daha önceki metinlerde er alan rita kavramından ziyade mokşa (yani reenkarnasyon döngüsünden kurtuluş) vurgulanır, önem kazanır. Bu kozmolojide bulunan Brahman ve Atman kavramları ve ritanın yanı sıra kişilerin bireysel hayatları bağlamında ele alınan dharma kavramı da kozmolojinin temel taşlarını oluşturur. Ayrıca Upanişadlardaki evren ayrımları da genişler; örneğin yedi parçalı evren anlayışı mevcuttur. Hinduizmdeki kozmoloji Upanişadlardaki gelişiminden sonra da gelişmeye devam etmişse de bu gelişim Upanişadlardakindeki gibi Vedik temelleri terk etmez.
Hindu kozmolojisi aynı zamanda bir kozmografi ve evren tarihi (kozmik tarihçe) de barındırır. Hindu evren tarihinde evren, döngüsel kozmolojiyle uyumlu bir şekilde, altın çağla başlayan ve giderek kötüleşen, bayağılaşan 4 çağdan geçer ve sonunda yok edilir ve tekrar yaratılarak aynı 4 çağı yaşar; bu şekilde bir döngü içerisinde evrenin doğuşu, ölümü ve yeniden doğuşu devam eder. Hindu kozmografisi ise şaraptan denizler, farklı yerleri ayıran geometrik şekildeki sıradağlar gibi öğeler barındıran zengin bir kozmografidir[7].
Çin kozmolojisi
Çin kozmolojisi düzen vurgusu yapan ve ahenk içindeki bir evren modelini kullanan, evren anlayışını yin-yang, 64 hekzagram ve 5 element (Wu Xing: ateş, su, toprak, tahta ve metal) üzerinde temellendiren bir kozmolojidir[8]. Çin kozmolojisinin ilk örnekleri MÖ birinci binyılda Shang Hanedanlığı sırasında ortaya çıkmıştır[9] ve oldukça sadedir. Evren cennet ve dünyaya ayrılmış, en baş Tanrı tarafından denetlenirken, evrenin bütünü ile parçaları arasında tam bir ahenk ve ilişki bulunmaktadır. Evrendeki düzenin küçük ölçekte evrenin parçalarında ve insan hayatında bulunması fikri ve cennet-arz ikiciliği daha sonraki gelişimlerde iyice vurgulanır. Çin kozmolojisi özellikle Zhou Hanedanlığı sırasında çok gelişir ve daha sonra kozmolojinin temellerinden olacak yin-yang ikiciliği gibi kavramlar bu dönemde kozmolojiye yerleşirler. Yin-yang ikiciliği farklı formlarda evrenin her yanında ve bir bütün olarak evrende ortaya çıkan önemli bir özelliktir ve birbiriyle çelişen, birbirine zıt olan bir çiftten oluşan bu anlayış zıtlıkların ve zıt olanların temelde birbiriyle yakından ilişkili olduğu ve birbirleriyle var olabildikleri anlayışına dayanır. Çin kozmolojisinin diğer temelleri olan 64 hekzagram ve 5 element de gene bu dönemde Çin kozmolojisindeki yerlerini alırlar. Daha önceki dönemlerde kehanet için kullanılan 64 hekzagram bu dönemde evrendeki değişiklik türleriyle ilişkilendirilerek kozmolojik bir anlam kazanmıştır. Son olarak 5 element evrenin doğası gereği, evrendeki farklı şeylerin birbirlerine doğru değişimi, değişerek farklı şeyler olmalarını simgeleyen bir şekilde kozmolojideki yerini alır. Ayrıca bu dönemde kral da kozmolojideki yerini alır. "Cennetin oğlu" olarak evrensel bir statü ve meşruiyet kazanan kral aynı zamanda bu payesiyle cennet ile arz arasındaki köprü haline gelmiştir. Aynı zamanda kral dünyadaki işlerin evrenin işleyişi ve evrensel ahlâkî unsurlarla uyum içinde olmasından sorumlu olan kişidir. Daha sonraki Han Hanedanlığı döneminde bu kozmoloji anlayışı büyük oranda aynı kalmış fakat bütünleştirilmiş, ve sistematize edilmiştir ve bu açıdan da bu dönem önem taşır. Özellikle Budizm Çin'e gelişi ve yayılışı sebebiyle olumsuz etkilenen Çin kozmolojisi Song Hanedanlığı döneminde tekrar yükselişe geçse de daha sonraları tekrar gözden düşmüş, özellikle Batı'dan gelen yeni bilim ve çağdaş kozmoloji anlayışından olumsuz etkilenmiştir.
Çin kozmolojisi aynı zamanda zengin bir kozmografiye sahiptir. Büyük oranda geometrik vurgular barındıran bu kozmolojiye göre dünya kare, cennet (gök) ise kubbe şeklinde yani daireseldir. İlk kozmolojilerde de bulunan bu kozmografi daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir. Kare şeklindeki dünyanın tam ortasında Çin'in bulunduğuna, her köşede dağ ve krallıkların bulunduğuna inanılır. Zhou Hanedanlığı döneminde bu kozmografi anlayışı devam etmiş bununla birlikte dünya karesi dokuz parçaya ayrılarak açıklanmıştır. Dokuz sayısı bu dönemde kozmografide vurgulanmış, kozmografinin birçok parçası dokuza bölünmüştür.
Günümüzde fiziksel kozmoloji
Matematik ve fizik bilimleri yardımıyla teorilerin ispatı yapılır ve astronomik keşiflerle desteklenir. Evrenin içinde yer alan bütün gökcisimleri, galaksiler, yıldızlar, karadelikler, gezegenler, uydular, bunların oluşumları, birbirleriyle olan ilişkilerinin kuramsal olarak incelenmesi bu bilim dalı içine girer. Astrofizik biliminin alt dalıdır. Kozmoloji de tümden gelim ilkesi uygulanmaktadır. Evrenin genelini incelemektedir. Evrene genel olarak bakmak ve onu bir bütün olarak incelemek kozmologların işidir. Kozmologlar Büyük Patlamadan (Big Bang) kalan izleri araştırmaktadır. Kozmolojinin yanıt aradığı sorulardan bir tanesi de tek bir evrenin mi yoksa bir den fazla evrenlerin mi mevcut olduğudur. Bir başka inceleme konusu karşılaştığı her şeyi içine çeken karadeliklerdir.