Hipnoz Mekanizması
HİPNOZ VE MEKANİZMASI
"Kelimeler, insanlığın
hizmetindeki
en kuvvetli ilaçtır"
Kipling
Bu bölüm "Principales of Anesthesiology" V.I. Collinec; Henry Kimpton Publishers. London; Hypnosıs. Chapter 41. pp.´den alınarak Türkçe´ye çevrilerek sunulmaktadır. TARİHÇE: Yıl 1779: Anton Mesmer - Manyetizma Animal. Yıl 1880:
Maxime
Puységur - Ameliyat sırasında
ağrıyı
azaltmak
için Mesmerizm´in
kullanılışını
ilk defa önermiştir. Yıl 1837: John Ellitson - Bir İngiliz
operatör
olup mesmerik anestezinin önderiliğini yapmış ve bunu bir çok ameliyatlarda gerçeklleştirmiş. Yıl 1840: James Esdaille - Modern hipnozun babasıdır. "Nörohipnoloji" adlı klasik bir monograf yayınlamıştır. 1843´de "hipnotizm" adını teknik bir terim olarak
kullanmıştır
(1846 - 1847). 1860´larda eter ve kloroformun ortaya çıkışı ile Hipnotizm çalışmalarında duraklama başladı. 1900´de Freud hipnoz tekniğini
yeniden
ele aldı. Yıl 1940: Muhtemelen Rönesans nedeni ile bu konuda
yeniden
yayınlar başladı. Yıl 1955: İngiliz Tıp Derneği Hipnozu resmen kabul etti. Yıl 1958: Amerikan Tıp Derneği; Hipnozun, tıp mensuplarının tamamen mesleki yönden, yani tedavi gayesi ile ve spesifik alanlarda
kullanılmasını
kabul etmiştir. Eğlence gayesi ile
kullanımı
ise, kesin olarak yasaklanmıştır. "Ameliyatta ve diş çekimlerinde
ağrının
giderilmesi veya anestezinin oluşturulmasında hipnozun yeri vardır.
Uygun
olan kişiler, normal
doğum
sancılarından hiçbir değişiklik olmaksızın, hipnoz metodu ile ağrısız
doğum
yapabilirler. Hipnozun klinik
kullanılışı
ile ilgili yöntemler, mezuniyet sonrasında olmak şartı ile, tüm psikolojik tıp
eğitimi
gören
öğrencilere
, anestezi
uzmanlarına
ve
doğum
yaptıran kişilere öğretilmelidir. Böylece hipnozun etki alanlarını ve
pratik
uygulanışını iyice benimserler." HİPNOZUN TANIMI Hipnoz, değişik bir "farkına varma" durumu olarak tanımlanabilir. Birey
çevreden
kontrollü bir şekilde ayrılır. Kendisine verilen
bilgi
, hiçbir şekilde eleştirilmeksizin merkezi sinir
sistemine
ulaşır. Bireyin dikkati, hipnotizeler tarafından seçilen spesifik alana çekilir ve konsantre halinin devamlılığı sağlanır. Ayrıca, bireyin istenmeyen enformasyona karşı hassaslığı ve uyanıklığı da temin edilir. Trans durumu, kesif bir konsantre olma halidir. Fizyolojik ve operasyonel anlamda hipnoz, bireyin kendisi için hazırlanmış olan bir amaca ulaşması için, kesif bir konsantrasyona sahip olması ve onun uyanıklık halinde bazı değişimler yapılarak, kendine verilen uyarılar alınan bir cevaptır. 3
Çeşit
hipnoz vardır. Oto-hipnoz, Spontan-hipnoz, Formal-hipnoz. Oto Hipnoz: Kesik bir konsantrasyon ve meditasyon ile sağlanır. Spontan Hipnoz: Bireyin farkına varmaksızın oluşu. Formal Hipnoz: Bir diğer kişi tarafından oluşturulan hipnozdur. Bu kişi bu alanda yetkisi ve yeteneği olan bir kişidir. Hipnozitör geleneksel bir uygulama ile bireyin uyanıklık halini değiştirmek için bazı şartları gerçekleştirir. Bizim burada üzerinde durup, değişik yönleri ile anlatımını yaptığımız, "Formal Hipnoz" dur. GİRİŞ (Başlangıç) Hipnoz bir işlemdir, bir metotdur. Hipnozda bireyin kontrolü, kendi isteği ile hipnozitörün, yani bir diğer kişinin yetkisi altına girer. Bireyin davranışını kontrolde 5 ayrı yaklaşım metodu vardır: 1- Mekanik bir kuvvet ile yaklaşım, 2- İlaç ile yaklaşım, 3-
Ceza
veya
ödül
vererek yaklaşım, 4- İkna etme, mantıklaşma
yolu
ile yaklaşım, 5- Telkin ile yaklaşım. metotların her birinde de, gerekli davranışı başlatacak olan bir fikri kabullenmede, bireyin taraflı bir tutumu olmamalıdır. Birey eleştirici olmamalıdır. Eleştirici bir tutum, telkinin etkisini engelleyebilmektedir.
Doktorun
, hipnozu oluşturmakta çok önemli bir pozisyonu vardır. Çünkü kendi prestijini rahatlıkla
kullanabilir
.
Doktor
,
hastasına
hipnozu önerdiğinde veya bazı telkinlerde bulunduğunda,
hasta
pek eleştirici olmaz. Anestezistin de bu yönde bazı
avantajları
vardır. Çünkü
hasta
, operasyon ve anestezisinin çok iyi ve emin olmasını kuvvetle ister. Bireyin eleştirici tutumunu
azaltan
ve hipnozda başarıyı sağlayan birçok etken vardır. Gözkapağı katalepsisinde olduğu,
doğal
şartlar ve telkini pekiştirme fenomeni şöyle uygulanmaktadır. Birey göz karesini yukarı doğru kaydırarak, hipnozitörün alnının ortasına bakarken hipnozitör ona, göz kapaklarını yavaşça kapatmasını söyler ve ilaveten kesin bir şekilde "Şimdi gözlerini açamayacaksın" der. Birey ise, bu sözden sonra, gerek telkin ve gerekse fizyolojik
güçlülük
nedeni ile göz kapaklarını, yukarıda belirtilen şartlarda, açamadığını görür. HASTALARIN SEÇİMİ Hipnotize edilebilecek olan
hastaların
seçimi kadar, hipnotize edilmemesi gereken
hastaların
seçimi de önemlidir.
Doğal
olmayan davranış eğilimi gösteren
hastalar
veya nöropsikiyatrik şikayetleri olanların, psikolojik değerlendirme ve konsültasyona
ihtiyaçları
vardır. Psikolojik bozuklukları olanlar ayırt edilmeli ve bunların karakterleri iyice bilinmelidir. Anestezi uygulamasında da, hipnotik tekniğin
kullanılışının
spesifik bir nedeni olmalıdır. Genellikle zeki kişiler iyi hipnotize edilirler, çünkü onların konsantrasyon yeteneği yüksektir ve motivasyonları (istekleri) da çoktur. Hipnozitörün telkinlerini eleştirenler hipnoza
uygun
değildirler. Halk arasında bu konuda bazı yanlış peşin hükümler vardır. Bunlar soru cevap şeklinde ele alınacak olursa, açıklığa kavuşabilir. Bir kişi istemediği halde hipnotize olabilir mi? Hayır. Kişi ancak isterse hipnotize olabilir ve kendi ahlak anlayışına ters düşen hipnotik talimatları yerine getiremez. Herkes hipnotize olabilir mi? Eğer isterse olabilir. Yaklaşık, kişilerin % 80´i belirli bir ölçüde hipnotize olabilirler. Bu bireyin telkin alma derecesine bağlıdır. Kişilerin ancak % 25´i derin hipnoza girebilirler. Başarılı bir hipnoz için kişinin zekasının düşük olması mı gerek? Tam tersine, çok zeki ve hayalgücü yönünde de zengin olanlar çok iyi hipnotize olurlar. Embesiller, psikotikler
hemen
hemen hiç hipnotize olamazlar. Anestezistler, psikoterapi olan
hastalarının
hastalık durumlarını iyice bilmedikçe hipnoanesteziden sakınmalıdırlar. Hipnotizma zararlı mıdır? Hayır. İyi ahlaklı kimseler, iyi eğitilmiş
doktorlar
, diş hekimleri veya psikiyatrlar, psikologlar tarafından uygulandığı sürece tehlikeden uzaktır. Hipnozitör, subjektif olmamalı kendinden bazı katkılarda bulunmamalıdır. BAŞARILI BİR HİPNOZ İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR Başarılı bir hipnoz için gereken şartlar çok
çeşitlidir
. Bunlar şöyle özetlenebilir: 1- Bireyin hipnozitöre güveni. Bu hipnozitörün prestijine ve vardığı güven duygusuna dayanır. 2- Hipnozu alabileceğine ikna. Bu, karşılıklı anlayışa bağlıdır. 3- Kuvvetli bir karşılıklı ilişki kurulması. 4- Fizyolojik sonuçlarından yararlanarak, psikolojik telkinin pekiştirilmesi. ("Kolun şimdi relaks oldu, gevşedi, ağırlaştı" gibi sözler), (Kola vurarak bir
çeşit
sedatif masaj halinin oluşturulması). TELKİNİYET (Telkin Alma) Bir kimsenin kolay hipnotize olup olmayacağına karar vermek en arzu edilen şeydir. Bireyin uyku yaşantısı ile hipnotize olma arasında iyi bir
bağlantı
vardır. Şu soruya kesin olarak, olumlu cevap verebilen
herkes
hipnoz haline geçebilirler. "Gündüzleri rahatlıkla uyuyabilir misiniz?"
Herkesin
belirli derecede telkin alma özelliği vardır. Hipnozda başarılı olmak için yapılacak iş, sadece ve sadece bu özelliği artırmaktır. Hipnotize olma ile kişinin şahsiyet yapısı arasında da bir korelasyon mevcuttur. Çok
çekici
bir şahsiyeti olan kişi, telkine en yatkın olan kişidir. Dışa dönüklük ile hassasiyet arasında pozitif bir korelasyon mevcuttur. Hassas kişiler genellikle iyi adapte olan gruba girerler. Hipnozu seks faktörü de etkilemektedir. Öyle ki, erkekler
kadınlara
nazaran telkiniyete daha çok yatkındırlar. ("Postural Sway Testi" skorlarına göre, tam telkiniyet dolayısıyla hipnotik hassasiyet, istikrarlı olan tüm ekstrovert ve introvert´lerde görülür.) Kişinin iç güdüleride önemlidir. İçgüdülerinin kuvvetli oluşu, hipnozu ve konsentrasyonu engeller. Yatıştırıcı ilaçlarla kişinin bu iç güdüsündeki fazlalık
azaltılarak
onların da hipnozdan yararlanmaları sağlanır. Bazen hipnozun yanısıra, kronik anksiyetesi olanlar bu aktiviteyi devam ettirip (merkezi otonomik reaktiviteyi
azaltarak
) hipnozda hassasiyet gösterebilirler. Böyle hallerde fenotiazin gereklidir. Fakat asla uzun tesirli barbituratlardan yararlanılmamalıdır. Eğer anksiyetesi yani ruhi gerilimi veya kaygısı pek çok ise, mebrobomat veya kısa tesirli barbituratlar, ufak dozlarda olmak şartı ile yararlı olabilirler. HİPNOTİZE OLMA TESTİ Spiegel´in "The Hypnotic Induction Profile" (HIP)´i transa girme kapasitesinin bir endeksini verir. Deneğin profili 10
dakika
içinde saptanabilir. Profil, 0 ile 4 derece arasında puanlanır. Bu derecelerin deneğin kendisine verilen
çeşitli
işaretlere verdiği nörofizyolojik cevap paternleri ile iyi bir korelasyonu vardır. Göz
hareketi
, koldaki hafiflik hipnoz sonrası subjektif hassasiyet, hipnoz sonrası motor
uyumu
, trans yaşantısını anlatabilme yeteneği, kendisine verilen işaretler, uyumu kesme, amnezi. Deneğin gözünü kapatırken, yukarı doğru bakma yeteneği testin 1 nolu anahtarıdır. HIP
puanına
göre, transa girme kapasitesindeki deneklerin % 75´inde bu
puan
koreledir. Bunu "Eye Roll Sign" (göz döndürme işareti) denir. TESTİN UYGULANIŞI Hastaya talimat şöyle verilir. 1- Başını tam karşıya bakarcasına dik tut. 2- Başını bu şekilde tutarken, kaşlarına doğru bak, şimdi başına doğru bak. (Yukarı bakış "Up-Gaze") 3- Yukarı doğru bakarken, aynı
zamanda
yavaşça gözlerini kapat. (Gözün döndürülmesi "Roll") 4- Şimdi gözlerini aç ve başlangıçtaki gibi tam karşıya bak. Up-Gaze ve Roll 0 ila 4 arasında
puanlanır
. Değerlendirme, aşağıda görüldüğü şekilde yapılır: Alt göz kapağı ile korneanın alt kenarı arasında görülen sklera miktarı en
pratik
bir ölçüdür. İkinci ölçüde üst göz kapağının altındaki korneanın yukarı doğru hareketidir. Bazı hallerde yukarı doğru bakma (Up-Gaze) ve (Roll) iç şaşılığa sebep olur. Bu şaşılık da 1 ila 3 derece arasında değişim gösterir. Şaşılık ölçüleri Up-Gaze ve Roll
ölçeklerine
anlam kazandırır. (Örneğin, Up-Gaze 2 Roll 1
puan
iken, şaşılık 2
puan
olduğundan, bu hal operasyonel olarak Roll 3´e veya Up-Gaze 2, Roll 3´e eş değerdedir. Test, 5 ila 10 saniye içinide uygulanabilmektedir. FİZYOLOJİK MEKANİZMA Emosyonlar, yüksek seviyede bir konsantrasyona sebep olurlar ve dikkat mekanizmasını tekeli altına alırlar. Hipnozda birey, duygusal peşin hükümlerden uzaklaştırılır ve hipnozitör ile işbirliğine girer. Braid bu hale, fikri tekel altına alma der. İdrak, reseptör organlardan gelen, nörol empülslerin duyusal korteks ve sonra motor kortekse ulaşması ile oluşur. Subkortikal
yollar
vasıtasıyla birey, algılama, diğer bir ifade ile idrak etme, olayına tanık olur. Burada bilinmesi gereken şey, dikkat olayı gerçekleştikten sonra, onun konsantrasyon halinin özlemesidir. Planlanan herhangi bir respons için empüsler limbik
sisteminden
hippocampal rudimentlere ve hippocampus´a gider. Daha sonra duyu organları ve limbik
sisteminden
gelen bu empüsler transformasyona uğrar ve ortabeyin serebellum ve hipotalamus ile ilişkin motor empulslara dönüşür ve nihayet motor korteks aktive olur. Beyin fonksiyonunun kontrol ettiği hal, spekülatif olmaktadır. Bununla beraber nörofizyolojik bir
tarz
ayırdedilebilmektedir. Beyne giden tüm enformasyonlar işleme girer. (Batının enformasyon teorisine göre) Bu işlemler için seçicilik, tarama,
depolama
ile belirli enformasyonun daha ileri işlemler için ayırt edilmesi gibi, istenmeyenler için de bir dissosiasyon hali oluşur. BEYİN İLE İLGİLİ 2
SİSTEM
VARDIR 1- Retiküller Aktivating
Sistem
: Duyusal enformasyonun entegrasyonu (bütünlüğü) genel seviyede bir uyanıklık yaratır. 2- Yaygın Talamokortikal Propeksiyon
Sistem
: Dikkatin belirli bir uyarıya verilmesini sağlar. Bu iki
sistemin
uygun
bir şekilde dengesi ile, birey dış
dünyaya
dar bir açıdan bakar. Bireydeki bu hal şu 2 şart ile oluşur: Birincisi, dikkat çok dar yayılımı olan bir uyarıya kenetlenerek dış
dünyadan
gelen ve kendine uymayan detayı birey eler. Genel uyanıklık azalır. Uyarıya reaksiyonda bir azalma olur. Böyle bir mekanizma, objeye fokus olma monoton tekniğini ortaya çıkarır. İkinci ise; duyusal giriş (input) çok yüksek olduğunda, tıpkı kuvvetli emosyonel durumlarda olduğu gibi, uyanıklık hali yüksektir. Bu halde feedback (geri beslenme) mekanizması ile fazla olan enformasyon fonksiyonel olarak reddedilir. Öyle ki, sadece hipnozitör tarafından verilen enformasyon kabul edilir. Bu mekanizma hipnozun yüksek tembih-giriş tekniği içinde temsil edilir (Bu hal otoritatif bir tekniktir ve daha ziyade
sahne
hipnozitörleri tarafından
kullanılan
bir çeşididir). HİPNOZUN SOLUNUM
SİSTEMİNE
ETKİSİ Hipnozda nefes alma ritminde azalma olur. Karbondioksit konsantrasyonunda çoğalma olur. Ölçümler gösterir ki C02 respons eğrisi denek hipnoz altında iken sağa doğru bir yer değiştirir ve ortalama 6.9 mm.´dir. Hg, alveolar vantilasyondan 15 1./ min.´dir. (Bu solunum
sistemindeki
depresyon derecesi, uyku sırasındakine benzemektedir.) (7.1 mm. Hg, 20L./min.´ın arasında yer değiştirir ve muhtemelen morfin ile olandan daha yüksektir) (4.4 mm. Hg. 20L./mm.ın arasında yer değiştirir.) hipnoz esasında karbondioksit respons eşiğindeki değişim sağa doğru giden bir paraleldir, doğru inen bir eğri değildir. Böylece, hipnozdaki nefes alma değişimi muhtemelen nefes alma merkezlerindeki hassasiyet değişimlerinden çok eşikte bir değişimdir. HİPNOZUN UYKU İLE İLİŞKİSİ Uyku ile hipnoz arasındaki farkı iyi ayırt etmek gerekir. Uykuda,
çevre
ile ilişkide azalma olur. Hipnoz ise dikkatin bir noktada toplandığı (Focus) bir durumdur. Burada deneğin amacı ile ilgisi olmayan duyusal giriş´in (İnput) ekarte edildiği kesif bir seçici uyanıklık hali vardır. Hipnozda denek, aktif olarak bazı şeyler yapabilmelidir (düşünmek, bir fikre konsantre olup istemediğini inkar etmek). Her iki durumda da kişi telkin alabilmektedir. Barber´in çalışması "hipnotik durum" ile "uyku" arasındaki ilişkiyi inceler. Denekler, telkin alma yönünden sıradan bir uykuda test edilir, fakat deneklerin çoğu hipnoz sırasında telkine daha anlamlı cevap verirler. İstekli olan, kolay ve çabuk uykuya giden kişilerin en iyi şekilde hipnotize edildiği görülür. Şu halde hipnotik durumdaki birçok fenomen aynı
zamanda
uyku halinin de bir karakteristiğidir. Sonuç olarak, her istekli olan denek hipnotize olabilir denilir. İstekli bir deneği hipnotize etmek 5 ile 30
dakika
arasında bir
zaman
alır. Denek yorgun ise, daha kolay hipnotize olur. Gecenin geç saatinde karanlık odada ve denek kendi yatağında iken onu hipnotize etmek çok daha kolaydır. Bu
zaman
bizim metodumuzda çok kısadır. ELEKTROENSEFALOGRAFİ Draw´un EEG çalışmalarına göre, hipnoz, uykunun ilk aşamasından "early stages of sleep" ayırt edilmektedir. Bu hallerde alfa ritmi vardır. D.C. potansiyelinde azalma ve senkronizasyondaki fazlalaşma ile uyanıklık halindeki EEG pateninden ayrılırlar. Kubie´ye göre, hipnotik halin oluşması kısmen bir uyku halidir ve bu uyku halinde, duygusal motor kominikasyonun 1 veya 2 kanalı, denek ve dış
dünya
arasında açık bırakılmaktadır. Narusel´in çalışmalarına göre ise, hipnozdan çıkarken alınan EEG bulguları uykudan sonra
uyuma
halindeki EEG bulgularından tamamen farklıdır. Hafif uykudaki paterne benzemekte, fakat "hafik uyanıklık" halindeki "traselere" benzemektedirler. Bu traseler "uyku öncesi paterni" diye adlandırılır. EEG´de hafif
hızlanan
dalgalar vardır, genellikle alfa dalgalarının amplitudlerindeki azalmanın yanı sıra bazı paraksimler görülür. Deneğin gözü kapalı iken konsantrasyon daha da kolay olmaktadır. Gözler kapandığında tüm kortikal frekanslar yavaşlar. Bugüne kadar hipnozda "derin uyku paterni" bulunmamıştır. Mamafih, şayet hafif hipnozda olan her seansa "derin tabii uykuya gitmekte serbest olduğu" söylendiğinde, EEG paterni, tabii uyku özelliği kazanır. Keşif dikkat hallerinde ve derin meditasyon yapan kişilerin EEG bulgularındaki alfa ritmi de karakteristik bir haldir. FENOMEN (İşaretler ve Semptomlar) Telkin alma
gücünün
artışı ve
bilinç
alanındaki daralım, hipnoz ile ilişkili olan fenomeni oluşturur. Hipnozda genel gidişat aşağıda görüldüğü gibidir. Relaksasyon - Hafif uyku - Katalepsi - Amnezi -
Ağrı
Hissini duymama - Uyku Hali (somnanbulizm) - anestezi. Bireydeki değişim detaylı listesi aşağıdaki tabloda görülmektedir. HİPNOZ FENOMENOLOJİSİ (Spiegel) Duyum Değişimleri: . Ağrı hisinin kaybolması . Parestezi . Anestezi Hallusinasyon . Görsel . İşitsel . Dokunsal . Zamanda sapmalar Rüya - Fantazi cevaplar - Deluzyonlar . Duyusal idrakta çoğalma . Hafızada artış Hafızada azalma (amnezi) Yaşta gerileme (ablosyon)