http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/
http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/
http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/
http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/ http://standuptiyatroizle.tr.gg/

ONLİNE STAND UP TİYATRO OYUNLARI SHOW GÖSTERİLERİ FULL İZLE
Ip Adresin:3.145.206.169Bugün:64Online: Tıklanma:1191Burdasın:Dünyanın En Eski Heykeli Urfada

Loading

ONLİNE STAND UP TİYATRO OYUNLARI SHOW GÖSTERİLERİ FULL İZLE

Dünyanın En Eski Heykeli Urfada

1-SAYFA 2-SAYFA 3-SAYFA 4-SAYFA 5-SAYFA        
Dünyanın En Eski Heykeli Urfada

Son yıllarda Güneydoğu Anadolu'nun hemen her yerinden beklenmedik derecede eski ve gelişkin bir kültürün izleri ortaya çıkmakta. Yakın zamanlara kadar Neolitik Çağ yada Neolitik Devrim olarak bilinen, uygarlık tarihinin en önemli dönüşümünü temsil eden sürecin, beslenme zorluğu çeken küçük insan topluluklarının, avcılığı, göçebe yaşamı

bırakmak zorunda kalarak tahıla dayalı yeni bir yaşam biçimine geçtiği, bunun da giderek yerleşik köy yaşantısına yol açtığı bilinmekteydi. Bu dönüşüm süreci görkemli bir yaşam ile birlikte düşünülmemekteydi. Bu dönüşümü önemli yapan, zaman içinde ortaya çıkarttığı sonuçlardı. Günümüze kadar gelişerek gelen yaşam biçimi, beslenme, kentlerin, devletlerin ortaya çıkışı söz konusu bu Neolitik dönüşümün bir sonucuydu.
Şanlıurfa kentinde, Balıklıgöl'ün hemen bitişiğinde bulunan yontu (heykel), insan boyutunda. İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Şanlıurfa Müzesi'nde yontunun göz oyuklarına yerleştirilen obsidiyen parçalarını da inceledi.

Bilim insanları arasında yaygın olan kanı da, Neolitik dönüşümün doğal çevrenin oldukça kısıtlı olduğu , bizim sınrlarımızın güneyindeki yarı kurak bölgelerde gerçekleştiği şeklinde idi. 1950 yıllarında Orta Anadolu'da bulunan Çatalhöyük zengin buluntuları, görkemli sanat eserleri ile Anadolu'nun bu süreç içinde oynadığı rolün ilk izlerini vermişse de, Çatalhöyük'ün Neolitik dönüşümün sonlarına tarihlenmesi, bu devrimin başlarının güneyde gerçekleştiği ve ancak sistem oturduktan sonra Anadolu'ya taşındığı görüşünü değiştirmemişti

Son zamanlarda Diyarbakır'da Çayönü ve daha sonraları kazılan Batman'da Hallan Çemi, Şanlıurfa'da Nevali Çori, Konya Aksaray'da Aşıklı Höyük kazıları uygarlık tarihinin bu en önemli devrimi ile ilgili bilgilerimizin ne denli eksik ve yanılgılar ile dolu olduğunu göstermişti. Bu kazı yerlerinde ortaya çıkan bulgular, Neolitik Devrim'in ilk başlarından itibaren Anadolu platosunun yeni yaşam biçiminin gelişimine etkin olarak katıldığını göstermekle kalmamış, şaşırtıcı derecede görkemli buluntular ile bu dönemin görünümünü de tümü ile değiştirmişti. Halen Şanlıurfa'da kazılmakta olan Göbekli Tepe, Mezraa Teleilat ve Akarçay Tepe gibi Neolitik Çağ kazı yerleri bu tabloyu daha da değiştirmiş, varlığını hiç bilmediğimiz çok eski ve ilginç bir kültürün izlerini, şaşılacak kadar iyi korunmuş yapı kalıntıları ve sanat eserleri ile yansıtmıştır. Burada özellikle Şanlıurfa bölgesindeki kalıntıların Konya Çatalhöyük'tekilerden en az 3-4 bin yıl eskilere, günümüzden 11 bin yıl öncesine gittiği söylenebilir.
Bu heyecan verici buluntulara ait en yeni bulgu Şanlıurfa kentinin içinden, Balıklıgöl'ün hemen bitişiğinden gelmiştir. 1995 yılında bu bölgede yapılan düzenleme ve yol genişletme çalışmaları sırasında dört parça halinde kırılmış kireçtaşından büyük bir yontu bulunarak müzeye getirilmiştir. Bulunduğu yıllarda Yakındoğu'da bilinen hiçbir sanat tarzına bağlanmayan eser bu yüzden uzun süre yayınlanamadı. Yontunun gerek üslup, gerekse anlatım bakımından Nevali Çori ve Göbekli Tepe eserleri ile tam bir benzerlik içinde olduğu anlaşılmakta. Aynı zamanda çevresindeki diğer bulgular da yontunun günümüzden 11 bin yıl öncesine, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'a ait olduğunda kuşku bırakmamaktadır. Yontunun gerçek bir insan boyutunda olması, yani gerçek anlatımda bir yontu sanatı ürünü olması kadar, betimlediği konu da ilginçtir. Şanlıurfa yontusu, kuşkusuz uygarlık tarihinin bilinen en eski gerçek yontusu olarak kabul edilebilir.


Olasılıkla sadece ön yüzden seyredilmek üzere tasarlanan yontu yandan bakıldığında yassı bir görüntüye sahiptir, arka yüzde ise hemen hemen hiçbir vücut hattı belirtilmemiştir. Nerdeyse köşeli bir form verilen kafa iri yapılıdır. Yassı yüzde gözler, burun ve kulaklar daha belirgin ve göze çarpıcıdır. Derin ve yuvarlak göz oyuklarına obsidiyen dilgi parçaları yerleştirilmiştir. Boyun uzun ve geniş, omuz ve kollar hareketsiz, donuk bir görüntü verir. Göğüste V şeklinde iki sıra takı, karın hizasında eller ve cinsel organ görülür. Gövdenin alt kısmı bacaklar belirtilmeden büyük boyutlu bir tıkaç gibi tasarlanmıştır. Alt gövdenin bu formu yontunun taban içerisine yerleştirilmek üzere yapıldığını düşündürür. Alt gövdenin işleniş biçimi Nevali Çori ve Göbekli Tepe'de bulunan birçok kireçtaşı eserde tekrarlanmaktadır. Yontunun yassı yan kesiti Ürdün'deki Ain Ghazal'da bulunan Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'a ait insan boyutlu kil heykellerini hatırlatır. Göz oyuklarına yerleştirilen obsidiyen dilgi parçaları Neolitik'in tipik alet endüstrisi `bipolar' kerntechnik ile yapılmıştır. Karın hizasında yatay karşılıklı duran ellerin tasarımı ise Nevali Çori ve Göbekli Tepe'deki dikilitaşlarda da görülür.
Yontunun esas olarak erkek cinselliğini sembolize ettiğinde kuşku yoktur. Bu da yanlış olarak Neolitik Çağ kültürleri ile özleştirilen Ana Tanrıça imgesinin çok daha sonraları ortaya çıktığını, özellikle Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'da hâkim kutsal yaratığın erkek olduğunu kanıtlamaktadır.
Şanlıurfa Yeni Yol mevkiinde bulunan yontunun yakınında, bir yol kesitinde ayırt edilen yapı kalıntıları ve yontmataş aletlerden yola çıkarak Balıklıgöl çevresinde Neolitik döneme ait Nevali Çori ve Göbekli Tepe gibi büyük boyutlu yontularla donatılmış bir yerleşimin bulunduğunu söyleyebiliriz.


Bilgi Güçtür ,Paylaştıkça Büyür !__________ 1574427 ziyaretçi (7060419 klik) __________Paylaşmaya Devam Ediyoruz :))
ONLİNE , STAND UP , TİYATRO , OYUNLARI , SHOW , GÖSTERİLERİ , FULL , İZLE , METİN , TEXT , SENARYO , HİKAYELER , MASALLAR , KARİKATÜRLER , BELGESELLER , BİYOGRAFİSİ , TARİHİ , DÖKÜMANI , CANLI , KOMİK , EĞLENCELİ , 0YUNU , TİYATROSU , TEXTLERİ

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol